Almanya’nın göç politikalarında sertleşen dalga, özellikle Türk vatandaşlarını da hedef alıyor. Federal İstatistik Ofisi verilerine göre 2025’in ilk üç ayında 6151 kişi sınır dışı edilirken, bunların 502’si Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu. Bu rakam, Türkiye’yi Almanya’nın en çok sınır dışı yaptığı ülkeler sıralamasına girmesini sağladı. Sınır dışı edilenler arasında 83 çocuk ve 92 kadın da var.
HER UÇAKTA TÜRK VAR!
Türkiye’ye sınır dışılar iki yılda ikiye katlandı. 2022’de 515 olan sayı, 2024’te 1087’e ulaştı. Almanya’nın Türk vatandaşlarına yönelik sınır dışı politikası, tarafların birbirini yalanladığı diplomatik bir krize de dönüştü. Frankfurter Allgemeine gazetesi ve Berliner Morgenpost’un haftalık 500 kişilik özel uçuş anlaşması iddialarına rağmen Ankara’dan kesin ret açıklaması yapılmıştı. Alman haber ajansı dpa’nın “uçuşların başladığı” yönündeki haberi ise doğrulanmadı.
Alman İçişleri Bakanı Nancy Faeser, sosyal medyada, “Türkiye dönüşlerini hızlandırdık” paylaşımı yapmıştı. Ancak Türk Hava Yolları kayıtlarında bu kapsamda özel charter uçuşlar tespit edilemedi.
Sol Parti Milletvekili Clara Bünger’in parlamentoda, sınır dışı edilenlerin büyük bölümünün Kürt kökenli olduğunu iddia etmişti. Türkiye’de siyasi baskı ve yargısız infaz riskiyle karşılaşabilecekleri uyarısı yapan Bünger, bunun uluslararası hukukun ihlali olduğunun altını çizdi. Geçen yıl yaşanan Nusret Taş olayı da bu kaygıyı somutlaştırdı. Taş, Türkiye’ye gönderildiğinde “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla tutuklanmıştı.
DULDUNG’DAN ONBİNLER YARARLANIYOR
Geçtiğimiz yıl Alman medyasında yayınlanan haberlere göre 16 bin Türk vatandaşının sınır dışı edilmesinin beklendiği belirtilmişti. Bunların yüzde 80’i (12.835 kişi) “Duldung” statüsü ile ülkede kaldığı da kaydedilmişti. Bu geçici uygulama, seyahat belgesi eksikliği, tıbbi engeller, kimlik doğrulama sorunları gibi nedenlerle veriliyor.
2024’te Mannheim ve Solingen’de yaşanan bıçaklı saldırı olayları, CDU/CSU’nun “suçlu göçmenlerin derhal sınır dışı edilmesi” vaadini güçlendirdi. Şubat 2024’te yürürlüğe giren Geri Gönderme İyileştirme Yasa değişikliği (Rückführungsverbesserungsgesetz), polise ev baskını ve gözaltı yetkileri verdi. Türkiye’nin 2024’te “güvenli menşe ülke” kategorisine alınması, iltica kabul oranını yüzde 47.4’ten %9.6’ya çakılmasına yol açtı.
Almanya’daki 3 milyonluk Türk toplumunun geleceği, politik dalgalanmadan etkileniyor. İltica başvurularında Türkiye, Suriye ve Afganistan’dan sonra üçüncü sırada yer alıyor. Vatandaşlık başvuruları 2024’te %17 azalırken, “Almanya artık güvenli değil” algısı yayılıyor. Almanya’daki Türk-Alman İş Adamları Dernekleri de ülkede yaşanan sınır dışı korkusunun, işyeri yatırımlarını durdurduğunun ve Almanya’da olan ikinci nesilin artık ‘Burada istenmiyoruz’ şeklinde düşündüğünün altını çiziyor.
AufenthG YASASI 53 NASIL İŞLİYOR?
Alman İkamet Yasası’nın 53. maddesi, sınır dışıların yasal kılıfı haline geldi. Yasa maddesine göre Almanya’nın güvenliğini tehdit eden yabancıların sınır dışı edilebileceğini şart koşuyor. Ancak uygulamada Kürt siyasi faaliyeti veya muhalif kimlik de bu kapsamda değerlendiriliyor.
Yasa, sınır dışı menfaati ile kişinin kalma menfaati (aile bağları, entegrasyon) arasında denge kurulmasını şart koşmasına rağmen, Türk vakalarında bu kriter göz ardı ediliyor. Madde 54 uyarınca 1 yıldan fazla hapis cezası alanlar otomatik sınır dışı kapsamına alınıyor. Mannheim ve Solingen saldırıları sonrası bu kapsam bıçak taşımak gibi suçlara genişletildi.
ABD Florida Mahkemesi’nin 500 bin göçmenin statüsünü iptal etmesi, CDU/CSU koalisyonunun sınır dışıları hızlandırma planıyla örtüşüyor. Bunun üzerine Almanya’daki Dublin kuralları da değişti. 2024 Ağustos’ta yürürlüğe giren yeni düzenlemeyle, ilk giriş yapılan AB ülkesine geri gönderilen sığınmacıların sosyal yardımları kesiliyor.
Almanya’daki sınır dışı dalgasıyla mücadelede hukuki danışmanlık kritik önem taşıyor. Göç ve iltica alanında Oktay Özdemir ve ekibi bu alanda profesyonel hizmet sunuyor. Özdemir’in uyarısı çarpıcı: “§80 AufenthG maddesi, başvuru reddedilenlere 2 hafta itiraz hakkı verir. Ancak insanlar mektupları anlamayınca ya da detayı fark etmeyince süreci kaçırıyor. Bu gönderilen vakaların çok olmasının başlıca nedenlerinden birisi de zamanında itiraz edememek. Bu yüzden de alanında uzman iltica hukuku uzmanlarına acilen başvurmalı!”