Almanya’nın muhtemel başbakanı olması beklenen Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri Friedrich Merz, ülkeye yeni gelen sığınmacı sayısını yıllık bazda 100 binin altına indirmeyi hedeflediklerini duyurdu. CDU, CSU ve SPD arasında imzalanan koalisyon protokolüne dayanarak açıklanan bu hedef, göç politikalarında köklü bir değişimin sinyallerini veriyor.
Merz, ARD televizyonunun “Caren Miosga” programında yaptığı açıklamada, “Şehirlerimiz, belediyelerimiz, okullar ve hastaneler üzerindeki yük artık sürdürülebilir değil. Yıllık sığınmacı sayısını kayda değer şekilde azaltmalıyız. Bu rakamlar altı haneli olamaz” ifadelerini kullandı. Almanya’nın 2024’te 229 bin 751 iltica başvurusu aldığını hatırlatan Merz, bu sayının bir önceki yıla göre 100 bin azalmasına rağmen, “kabul edilebilir sınırların çok üstünde” olduğunu vurguladı.
Sınır Kontrolleri Artacak
Mayıs ayında resmen göreve başlaması planlanan koalisyon hükümetinin protokolüne göre, sınır kontrolleri artırılacak, aile birleşimleri askıya alınacak ve geri gönderimler hızlandırılacak. Merz, “Sınır kapılarında geri çevirme uygulamasını etkinleştireceğiz. Komşu ülkelerle bu konuda zaten temas halindeyiz ve olumlu geri dönüşler alıyoruz” dedi. Polis kontrollerinin yoğunlaştığı sınır bölgelerinde, özellikle araçlı geçişlerde kimlik kontrollerinin sıklaştırılacağı belirtildi.
Ancak bu açıklamalar, koalisyonun küçük ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) içinde tartışma yarattı. SPD Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil, CDU’nun “100 bin” vurgusunu “popülist söylem” olarak nitelendirerek, “İnsani yükümlülüklerimizi görmezden gelemeyiz. Sayılar üzerinden siyaset yapmak toplumsal gerilimi artırır” eleştirisinde bulundu.
Mülteciler Sistemi Zorluyor
Merz’in açıklamalarının arka planında, Almanya’nın son yıllarda artan konut krizi, sağlık sistemindeki yığılmalar ve eğitim kurumlarındaki kapasite sorunları yer alıyor. Yerel yönetimler, federal hükümetten gelen sığınmacıların finansal yükünü taşımakta zorlandıklarını, özellikle Ukrayna savaşı sonrası gelen 1 milyondan fazla mültecinin sistemi zorladığını dile getiriyor.
Almanya’nın adımları, Avusturya ve İtalya gibi ülkelerin sınır politikalarıyla paralellik gösteriyor. AB içinde artan aşırı sağ popülizmin de etkisiyle, Merz’in “kontrollü göç” vurgusunun seçmen tabanında karşılık bulduğu analiz ediliyor. Ancak insan hakları örgütleri, geri gönderimlerin uluslararası hukuka aykırı olabileceği uyarısını yapıyor.
Federal Göç ve Mülteci Dairesi’nin (BAMF) 2024 verilerine göre, en çok başvuru Suriye, Afganistan ve Türkiye’den geldi. Mülteci kabul oranları son bir yılda %42’den %34’e gerilerken, geri gönderimlerde ise %15’lik bir artış kaydedildi. Uzmanlar, yeni politikaların bu eğilimi hızlandırabileceğini ancak insani bedelinin tartışmalı olacağını belirtiyor.
Almanya, Angela Merkel dönemindeki “açık kapı” politikasını geride bırakarak, Avrupa’nın sağ kanadıyla uyumlu bir çizgiye evriliyor. Ancak bu dönüşümün toplumsal maliyeti ve hukuki tartışmaları, Merz hükümetinin önünde büyük engel olarak yer alacak.