Dünyadaki zorunlu göçmen sayısı üst üste onuncu yıl artarak 2024 sonunda 123,2 milyona ulaştı. Bu, dünyadaki her 67 kişiden biri demek. Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü’nün (UNHCR) yayımladığı “Global Trends 2025” raporu, dünyada 122,1 milyon kişinin savaş, şiddet ve zulüm nedeniyle evini terk ederek rekor seviyeye ulaştığını ortaya koydu.
Bu rakam, sadece bir yıl içinde yaklaşık 2 milyon artış anlamına geliyor ve son on yılda neredeyse ikiye katlanmış durumda. Rapora göre 73,5 milyon kişi kendi ülkesi içinde yerinden edilirken, sınır aşarak mülteci konumuna düşenlerin sayısı 42,7 milyon olarak sabit kaldı. En büyük kriz, 14,3 milyon kişinin zorla yerinden edildiği Sudan’da yaşanıyor; Sudan’ı Suriye (13,5 milyon), Afganistan (10,3 milyon) ve Ukrayna (8,8 milyon) izliyor.
BM Yüksek Komiseri Filippo Grandi, modern savaşların insani açıdan yıkıcı bir istikrarsızlık yarattığını vurgulayarak, “Barış ve kalıcı çözümler için çabalarımızı iki katına çıkarmalıyız” dedi.
Quelle: UNCHR
FİNANS AÇIĞI 75 YILLIK TARİHİN EN BÜYÜĞÜ
Rekor göçmen sayısı, UNHCR’nin 75 yıllık tarihindeki en derin finansman krizi ile çakışıyor. 2025 bütçesinin yalnızca %17’si karşılanabildi; sağlık programlarındaki kaynak kesintileri bazı alanlarda %87’ye ulaştı ve 13 milyon yerinden edilmiş kişinin temel hizmetlere erişimini riske attı.
Geçen yıl 9,8 milyon kişi evine döndü; bunun 1,6 milyonu mülteci, 8,2 milyonu ise ülke içinde yerinden edilmiş kişilerdi. Sadece Suriye’ye dönenlerin sayısı 2 milyona yaklaştı. Buna karşın, DR Kongo, Myanmar ve Güney Sudan gibi bölgelerde yeni çatışmalar milyonlarca insanı tekrar yollara düşürdü.
ALMANYA’YA SIĞINMA %30 AZALDI
Küresel artışa rağmen Almanya’da 2024 boyunca 250 945 sığınma başvurusu yapıldı; bu, bir önceki yıla göre %30,2’lik bir düşüş. Başlıca menşe ülkeler Suriye, Afganistan, Türkiye, Irak ve İran oldu. AB’nin yeni Göç ve İltica Paktı’nın 2025’te devreye girmesiyle başvurularda yeni dalgalanmalar bekliyor.
UNHCR, yerinden edilenlerin %60’ının ülke sınırları içinde, %73’ünün ise düşük-orta gelirli komşu ülkelerde barındığını hatırlatarak, “kutup ülkelerinin” payına düşen yükümlülüğü yerine getirmesi çağrısını yineliyor.
