Almanya’nın yeni İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, göç politikasında oyun değiştirici olacağını savunuyor; ancak uzmanlar bunun tam bir hayal olduğunu söylüyor. T-Online’a konuşan göç araştırmacısı Hein de Haas, “Sınır dışı tehdidinin kitleleri durduracağına inanmak, seçim broşürüne yazılacak bir slogandan öteye gitmiyor” yorumunu yaptı.
Dobrindt, 18 Temmuz’da Fransa, Polonya, Avusturya, Danimarka ve Çekya içişleri bakanlarını Zugspitze zirvesinde buluşturdu. Ortak bildiride, Afganistan ve Suriye’ye toplu geri gönderme, sığınmacı işlemlerinin AB dışındaki “dönüş merkezlerine” taşınması ve vize yaptırımı gibi sert tedbirler öne çıktı.
Plan, seçimlerde tarihi çıkış yapan aşırı sağ AfD’nin baskısı altında şekillendi. Ancak BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, aynı gün Afganistan’a gönderilen 81 kişinin ciddi risk altında olduğunu hatırlatarak Almanya’yı geri göndermeme ilkesini ihlal etmekle suçladı.
İLTİCA BAŞVURULARI GERİLEDİ
Veriler, güvenlik odaklı söylemin temelsiz olabileceğini gösteriyor. Almanya’daki iltica başvuruları 2024’te %28,7 geriledi. Buna rağmen CDU/CSU–SPD koalisyonu, martta kabul edilen reformla aile birleşimini askıya aldı, Mavi Kart eşik maaşını düşürdü ve kalifiye göçü kolaylaştırırken düzensiz göçe karşı sınır kontrollerini kalıcılaştırdı.
Avrupa’da, duvar siyasetinin Schengen serbest dolaşımını zedeleyerek AB içi gerilimi tırmandırdığı görüşü yaygınlaştı. Polonya, kontroller kalkmadan sınırı açmayacağını açıkladı. Bunun blok zinciri etkisine yol açacağı görüşü yaygınlaştı. Bir ülkenin kapılarını kapatması, zincirleme şekilde diğer devletleri de benzer adımlara zorluyor.
YENİ GÖÇ YASASI 2026’DA YÜRÜRLÜĞE GİRECEK
Öte yandan Alman sanayisi de alarmda. 1,6 milyon açık pozisyonun yarısını nitelikli yabancı işgücüyle doldurmayı hedefleyen yeni Göç ve Entegrasyon Yasası 2026’da yürürlüğe girecek. İşveren birlikleri, sert ret politikaları ile işgücü açığını aynı anda kapatamazsınız uyarısı yapıyor.
Berlin’in attığı sert adımlar, kısa vadede kamuoyuna hızlı çözüm izlenimi verse de, uzmanlar bunun ekonomik gerçeklerle ve AB hukukuyla çatıştığını vurguluyor. İçişleri bakanı Dobrindt’in kimsenin geçemeyeceği sınır vaadinin hayata geçip geçmeyeceği, hem Almanya’nın işgücü piyasası hem de Avrupa’nın mülteci rejimi açısından belirleyici olacak.