Almanya’nın 2015 yılında Dublin III yönetmeliklerini askıya alarak mültecilere kapılarını açması, Arap dünyasında Almanya’ya yönelik göç hayallerini patlattı. Ancak yeni bir araştırma, bu davetin somut göç planlarına dönüşmediğini ortaya koydu. Alman İstihdam Araştırmaları Enstitüsü (IAB) tarafından yayınlanan kapsamlı çalışma, Lüksemburg Üniversitesi ve İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü’nden akademisyenlerin 11 Arap ülkesinden (Cezayir, Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Libya, Fas, Filistin, Sudan, Tunus, Yemen) 57 bin 536 kişiyle yaptığı anket verilerine dayanıyor.
Araştırmaya göre, 5 Eylül 2015 sonrasında Almanya’yı ideal hedef olarak belirtenlerin oranı %3.87’den %8.47’ye çıktı. Ancak bu artış, 12 ay içinde göç için somut adım atanların oranında kayda değer bir değişim yaratmadı. Göç planlarını şekillendiren en güçlü faktörler; yurtdışındaki kişisel bağlantıların olması gösteriliyor. Bu oran araştırmada yüzde 70’lik bir paya sahip. Ayrıca 15-20 yaşlarındaki gençlerin göç planı yapması yüzde 34.
DEAŞ GÖÇÜ TETİKLEDİ
Irak, Mısır ve Libya’da DEAŞ kontrolündeki bölgelerde yaşayanların göç planı yapma olasılığı 2.1 kat arttı. Bu, çatışmanın ekonomik faktörlerden bağımsız bir itici güç olduğunu kanıtladı. Politikadan en çok etkilenen grup, Almanya’yı hem ideal hem de planlanan hedef olarak seçen yüksek vasıflı kişiler oldu.
Araştırmacılar, 2023’e kadar Arap ülkelerinden Almanya’ya yıllık göçün 108 bin 677’den 202 bin 785’e çıktığını vurgularken, bu artışın 2015 politikasıyla doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çekiyor. Ancak son dönemdeki sertleşen politikalar (Haziran 2023’te kabul edilen yeni göç yasaları, sınır dışıları kolaylaştıran düzenlemeler) göç eğilimlerini yeniden şekillendiriyor. UNHCR 2024 verileri, Almanya’ya sığınma başvurularında son iki yıldır düşüş olduğunu ortaya koyuyor.
“Politika, insanların hayallerini ateşledi ancak harekete geçmek için kişisel bağlantılar ve fırsatlar gerekiyor. Almanya’nın geçici açık kapı politikası, uzun vadeli göç dinamiklerini değiştiremedi,” diyor araştırmanın yöneticisi Andreas Vortisch. Bu bulgular, Avrupa’nın göç krizlerinde sinyal etkisi korkularının abartılı olabileceğine işaret ediyor.
Çalışmanın en önemli sınırı, 1.4 milyon sığınmacının ana kaynağı Suriye’den veri eksikliği. Araştırmacılar, Suriye verileri olsaydı, politik etkinin bugünkünden çok daha güçlü çıkacağı açık ifadesini kullanıyor.