Los Angeles sokakları, Donald Trump yönetiminin sert göçmen politikalarına karşı başlayan ve ülke geneline yayılan protestolarla sarsılıyor. Federal Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) birimlerinin Haziran başından bu yana düzenlediği baskınlar, özellikle Latin kökenli toplulukların yoğun olduğu Paramount ve Compton gibi bölgelerde çatışmalara yol açtı.
Protestolar sürerken, Trump yönetimi 9 Haziran’dan itibaren Afganistan, İran, Libya ve Somali dahil 12 ülkenin vatandaşlarına ABD’ye giriş yasağı getirdi. Beyaz Saray, gerekçe olarak bu ülkelerde “güvenlik taramalarının yetersizliği” ve “vize ihlallerinin yaygınlığını” gösterdi. Daha da çarpıcı olan, yaklaşık 800 Avrupalı’nın da aralarında bulunduğu “şüpheli terör bağlantılı” binlerce göçmenin Guantanamo Kampı’na gönderilmek üzere hazırlandığı iddia edildi.
Biber gazı ve ses bombaları kullanan federal ajanlar ile protestocular arasında yaşanan gerilim, Başkan Trump’ın 2 bin Ulusal Muhafız’ı bölgeye gönderme kararıyla tırmandı. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, bu hamleyi “eyalet egemenliğine kasti müdahale” olarak nitelendirirken, federal ve eyalet yönetimleri arasındaki restleşme ülkedeki siyasi kutuplaşmanın derinleştirdi.
PROTESTOLAR NASIL BAŞLADI?
Kıvılcım, ICE’in Los Angeles’ta bir hafta içinde 118 göçmeni, aralarında suç örgütü bağlantılı olduğu iddia edilen 5 kişinin de bulunduğu gerekçesiyle gözaltına almasıyla çıktı. Tutuklamalara karşı ilk eylem, şehrin güneyindeki bir Home Depot mağazası önünde başladı. Göstericiler, Sınır Devriye araçlarına taş ve beton bloklar fırlattı; federal ajanlar ise biber kapsülleri ve ses bombalarıyla karşılık verdi. Olayların büyümesi üzerine Trump, Truth Social platformundan yaptığı açıklamada, “Vali Newsom ve Belediye Başkanı Bass görevlerini yapamıyorsa, federal hükümet yağmacıları ve isyancıları gerektiği gibi halleder!” ifadelerini kullandı 38.
ULUSAL MUHAFIZ VE DENİZ PİYADELERİ ALARMDA
Cumartesi günü Paramount’ta bir aracın ateşe verilmesi ve polis barikatlarına saldırıların artması üzerine Savunma Bakanı Pete Hegseth, “Şiddet devam ederse Camp Pendleton’daki Deniz Piyadeleri de seferber edilecek” uyarısında bulundu. Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, operasyonların “ABD’ye yasa dışı suçlu girişini durdurmak için hayati olduğunu” savunurken, Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass, “Anayasal protesto hakkı şiddete dönüştüğünde kabul edilemez” açıklamasını yaptı.
Protestolarda şu ana kadar 220’den fazla kişi gözaltına alındı; aralarında Hizmet İşçileri Uluslararası Sendikası lideri David Huerta’nın da bulunduğu 12 aktivist, “kolluk kuvvetlerini engellemek” suçlamasıyla tutuklandı.
ÖĞRENCİLERİN SOSYAL MEDYALARI İNCELENECEK
Eğitim alanında ise radikal değişiklikler var. Dışişleri Bakanlığı, öğrenci vizesi başvurularında sosyal medya incelemelerini zorunlu kıldı. Çinli öğrencilere yönelik kısıtlamalar genişletilirken, Harvard Üniversitesi’ne kabul edilen yabancı öğrencilerin vize süreçleri “antisemitizmle mücadele etmemek” gerekçesiyle donduruldu. Üniversitenin mahkemeye başvurmasıyla bu karar askıya alınsa da, akademik çevreler “bilimsel özerkliğin siyasallaştırılması” endişesini dile getiriyor.
Amerikan Göçmenlik Konseyi verileri, 1 milyon göçmenin sınır dışı edilmesinin federal bütçeye 88 milyar dolarlık ek yük getireceğini hesaplıyor. Tarım ve inşaat sektörlerinde işgücünün %27’sini oluşturan belgesiz göçmenlerin kitlesel sınır dışı edilmesi, enflasyonist baskıyı artırma riski taşıyor. Ekonomi Politikaları Enstitüsü’nün vurguladığı gibi: “2023’te ABD işgücü büyümesinin %12.6’sı göçmenlerden geldi; bu olmasaydı büyüme %0.5’e düşecekti.
PROTESTOLAR ÜLKE GENELİNE YAYILIYOR
Los Angeles’taki kıvılcım, New York’taki Foley Meydanı’ndan Şikago’daki federal binalara kadar sıçradı. Seattle’da “Artık sınır dışı etme yok!”, New York’ta “ICE defol!” sloganları eşliğinde binlerce kişi sokaklarda. Göçmen hakları savunucuları, Trump’ın 1990’larda başlatılan EB-5 yatırımcı vizesini kaldırıp yerine “5 milyon dolarlık Altın Kart” projesini getirmesini de eleştiriyor.
ABD, 19. yüzyıldaki büyük göç dalgasını aşan tarihi bir hareketliliğin ve bu hareketliliğin tetiklediği toplumsal depremin merkezinde. Trump yönetiminin “önce Amerika” sloganıyla şekillenen politikaları, yalnızca sınırları içindeki 11 milyon belgesiz göçmenin kaderini değil, küresel göç rejiminin geleceğini de belirleyecek. Los Angeles sokaklarındaki molotof kokusu, Guantanamo’ya giden uçakların gölgesi ve Washington’daki siyasi kutuplaşma, bu krizin üçlü sacayağını oluşturuyor.