Donald Trump’ın ikinci başkanlık döneminde uygulamaya koyduğu göç politikaları, ABD’de insani ve hukuki krizleri derinleştiriyor. Ocak 2025’te yürürlüğe giren yedi başkanlık kararnamesi, sınır güvenliğini “ulusal acil durum” ilan ederek kitlesel sınır dışıları, sığınma başvurularının askıya alınması ve askeri müdahaleyi meşrulaştırdı. New York City Bar Association, bu politikaların anayasal denetimi aştığını vurgularken, federal mahkemelerdeki iptal davaları arttı.
SINIRDA SIFIR TOLERANS
“Meksika’da Kal” protokolünün yeniden devreye sokulmasıyla, binlerce mülteci ABD mahkemelerinin kararını beklerken Meksika’daki geçici kamplarda tutuluyor. Sınırda günlük sınır dışı sayısı 750’ye ulaşırken, CBP One mobil uygulamasının kapatılması 30 bin sığınma başvurusunu geçersiz kıldı. İnsan hakları örgütleri, kamplardaki sağlıksız koşullar nedeniyle çocuk ölümlerinin arttığına dikkat çekiyor .
YARGI CEPHESİNDE SAVAŞ
5. Temyiz Mahkemesi, Reyes & Alvarez davasında Trump’ın atadığı yargıçların bile yasa dışı sınır dışıların geri getirilmesi yönünde karar verdiğini duyurdu. CHNV (Küba, Haiti, Nikaragua, Venezuela) insani koruma programlarının askıya alınması ise Washington D.C. Federal Mahkemesi tarafından geçici olarak durduruldu. Ancak Yüksek Mahkeme’nin 5’e karşı 4’lik tartışmalı kararı, sınır dışı öncesi 15 günlük bildirim zorunluluğunu kaldırarak yürütmeye stratejik avantaj sağladı.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, ABD’yi geri göndermeme ilkesini ihlal ile suçlarken, ABD’nin insan hakları ihlalleri kaydedilen 64 ülkeye sınır dışı gerçekleştirdiği ortaya çıktı. Tarım ve inşaat sektörlerinde işgücü açığı alarm verirken, Göç Politikaları Enstitüsü’nün haziran raporu, göçmen topluluklarının sağlık ve eğitim hizmetlerinden kaçınmasının halk sağlığını tehdit ettiğini vurguladı.
Brookings Enstitüsü’nün temmuz anketi çarpıcı bir dönüşüme işaret ediyor. Amerikalıların %79’u göçmenlerin ülkeye katkı yaptığına inanırken, yüzde 52’lik çoğunluk Trump politikalarını aşırı sert buluyor. Demokrat Parti stratejistleri, bağımsız seçmenlerdeki bu kaymanın 2026 ara seçimlerinde oy pusulasına yansıyacağını öngörüyor.