Avrupa Birliği’nin dış sınırlarında jeopolitik belirsizlikler ve güvenlik tehditleri 2025’de de karmaşık bir hal aldı. Avrupa Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı Frontex’in 2025/2026 Yıllık Risk Analizi Raporu, AB sınırlarında artan göç baskısı, hibrit tehditler ve organize suç ağlarının yarattığı risklere dikkat çekiyor. Rapor, özellikle Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’dan kaynaklanan istikrarsızlıkların AB’nin sınır yönetimini zora soktuğunu vurguluyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik süren saldırıları, AB’nin doğu sınırlarında istikrarsızlığı artırıyor. Moskova ve Minsk’in göçü jeopolitik bir araç olarak kullanması, AB sınır yönetimini baskı altına alıyor. ABD öncülüğündeki ateşkes görüşmelerinin göç dinamiklerini değiştirme potansiyeli de bulunuyor.
Ukrayna’daki savaş nedeniyle, özellikle askerlikten kaçan Ukraynalı erkekler arasında düzensiz göçte artış gözleniyor. Belarus’un göç akışlarını yönlendirmesiyle Polonya sınırında 2025’in başında yasa dışı geçişlerde belirgin bir artış yaşandı. Sınır güvenliğinin artırılması ve yeni yasal düzenlemeler, göç akışını kısmen azaltmış olsa da, yaz aylarında baskının yeniden artması bekleniyor.
ORTA DOĞU VE AFRİKA KRİZİ
Orta Doğu’da 2024’teki yapısal değişiklikler kısmi bir istikrar sağlasa da, İsrail’in Hamas ve Hizbullah’a yönelik askeri operasyonları, Suriye ve Lübnan’daki siyasi ve askeri karmaşa göç baskısını sürdürüyor. Frontex, bu bölgeden kaynaklanan göçün orta ve uzun vadede AB’ye yönelik tehdit oluşturmaya devam edeceğini belirtiyor.
Afrika’da ise Sahel bölgesindeki silahlı çatışmalar ve ekonomik krizler kitlesel yerinden edilmeleri hızlandırıyor. Sahel Devletleri İttifakı’nın kurulmasıyla bölgesel güvenlik iş birliğinin zayıflaması, insan kaçakçılığı ağlarının güçlenmesine yol açtı. Rusya’nın Doğu Libya’daki askeri varlığı ve bölgedeki etkisinin artması, Akdeniz üzerinden düzensiz göçün AB’ye karşı bir baskı unsuru olarak kullanılabileceği endişesini doğuruyor.
HİBRİT TEHDİTLER VE ORGANİZE SUÇ
Rusya ve Belarus’un göçü “hibrit tehdit” olarak kullanması, AB’nin bütünlüğünü zayıflatmaya yönelik bir strateji olarak öne çıkıyor. Baltık Denizi’ndeki sabotajlar, siber saldırılar, dezenformasyon kampanyaları ve istihbarat operasyonları, AB sınır güvenliğini çok boyutlu bir tehdit ortamına sürüklüyor.
Yüksek riskli bireylerin (suçlular, teröristler, sabotajcılar, istihbaratçılar) göç yollarını kullanarak AB’ye sızma riski de artıyor. Bu riskin azaltılması için biyometrik veri ve ileri teknolojilerle sistematik kontrollerin artırılması öneriliyor.
AB sınırlarında organize suç gruplarının faaliyetleri devam ediyor. Araç hırsızlığı, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, belge sahteciliği gibi suçlar sınır güvenliğini tehdit ediyor. Özellikle savaş bölgelerine yakınlık, AB’yi silah kaçakçılığı ve terör riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Kaçakçılar, yeni teknolojiler ve yöntemlerle güvenlik önlemlerini aşmaya çalışıyor.
