Guantanamo Avrupa’da yeniden mi doğuyor? İtalya’nın göçmen politikası AB’yi ikiye böldü. İtalya’nın Arnavutluk’ta göçmen işleme merkezleri kurma planı, Avrupa’nın göç politikasını derinden sarsıyor. İnsan hakları savunucularının “Avrupa’nın Guantanamosu” olarak nitelendirdiği plan krize dönüşürken, AB ülkeleri arasında derin görüş ayrılıklarına yol açıyor.
Avrupa’nın göçmen politikasında son yılların en çarpıcı hamlesi İtalya’dan geldi. Başbakan Giorgia Meloni’nin Arnavutluk ile imzaladığı anlaşma, Akdeniz’de kurtarılan göçmenlerin iltica başvurularının Arnavutluk’ta değerlendirilmesini öngörüyor. Bu karar, Avrupa Birliği genelinde hararetli tartışmalara yol açtı.
Anlaşmaya göre, İtalya’nın güvenlik güçleri Akdeniz’de düzensiz göçmenleri kurtarıyor, ardından bu göçmenleri Arnavutluk’a taşıyor ve özel merkezlerde işlemlerini gerçekleştiriyor. Yetkililer, yalnızca yetişkin erkek göçmenlere hizmet verecek şekilde yılda 36 bin kişilik kapasiteyle bu merkezleri planladı. İtalya, bu projeye önümüzdeki beş yıl boyunca 670 milyon avro bütçe ayırdı.
İtalya, Akdeniz’de kurtarılan 49 göçmeni 27 Ocak’ta Arnavutluk’taki yeni işleme merkezlerine transfer ettiğini açıkladı. Hukuki engellere rağmen göçmenleri taşıyan Cassiopea adlı donanma gemisi 29 Ocak Salı sabahı Arnavutluk’un Shengjin limanına ulaşması bekleniyor.
İTALYA’NIN TARTIŞMALI “OFFSHORE” PLANI
Plan daha uygulanmaya başlamadan ciddi hukuki engellerle karşılaştı. Roma Mahkemesi’nin Arnavutluk’taki merkezlerde göçmenlerin tutulmasına yönelik olumsuz kararı ve Arnavutluk Anayasa Mahkemesi’nin anlaşmayı geçici olarak durdurması, projeyi belirsizliğe sürükledi. Hukuki süreçler, bu planın uluslararası hukuka uygunluğu konusundaki tartışmaları da beraberinde getirdi.
İnsan hakları örgütleri, bu projeyi “Avrupa’nın Guantanamo’su” olarak eleştiriyor. Uluslararası Af Örgütü, iltica hakkının ihlali, keyfi gözaltılar ve kişisel özgürlüklerin kısıtlanması gibi risklere dikkat çekerek projeye sert tepki gösterdi. Bu eleştiriler, Avrupa’nın insan hakları standartlarıyla sınır güvenliği arasındaki hassas dengesini yeniden sorguluyor.
Avrupa Birliği’nde Derin Ayrılıklar
Anlaşma, Avrupa Birliği ülkelerini ikiye böldü. Avusturya, Danimarka ve Hollanda, göçmen akışını kontrol etmek için bu modeli destekliyor. Fransa ve Almanya ise insan hakları ihlalleri riskine dikkat çekerek plana karşı çıkıyor. Bu ayrılıklar, AB’nin ortak bir göç politikası geliştirmesini daha da zorlaştırıyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, İtalya’nın adımını ‘yenilikçi bir çözüm’ olarak tanımladı. Ancak, birçok çevre bu yorumu eleştirdi. AB, alternatif göç çözümleri ararken insan haklarıyla çatışma riskini tartışıyor. Bu durum, birliğin gelecekteki politikalarını etkileyecek.
Diğer taraftan bu kararla ilgili olarak Avrupa Adalet Divanı’nda 25 Şubat’ta bir duruşma planlanıyor.
Diğer AB ülkelerine de örnek olacak
İtalya’nın Arnavutluk ile yaptığı bu anlaşma, diğer AB ülkelerine de örnek olabilir. Bu durum, Avrupa’nın göç politikalarında köklü bir değişime yol açabilir. Ancak bu değişimin insan hakları standartlarıyla nasıl uyum sağlayacağı büyük bir soru işareti.
İtalya’nın bu hamlesi Avrupa’nın göç politikasında yeni bir dönemin başlangıcı. İnsan hakları ve sınır güvenliği arasındaki ince çizgi, yalnızca İtalya ve Arnavutluk değil, tüm AB için de hayati bir mesele.
Avrupa, sınır güvenliğini sağlarken insan haklarını koruyabilecek mi? Yoksa bu tartışmalı hamle, daha büyük sorunların kapısını mı aralayacak? Bu sorular, Avrupa’nın gelecekteki göç politikalarının yönünü belirleyecek.