Avrupa Birliği’nin göç politikasında köklü bir reform ve sertleşme çağrısında ön saflarda yer alan iki ülke olan Avusturya ve İsveç, müttefikliklerini resmen pekiştirdi. İsveçli Göç Bakanı Johan Forssell’in, Avusturya İçişleri Bakanı Gerhard Karner ile Viyana’da gerçekleştirdiği görüşme, iki ülkenin “dış sınır koruması, üçüncü ülkelerde iade merkezleri ve sığınma başvurusu prosedürleri” gibi temel meselelerde tam bir fikir birliği içinde olduğunu gösterdi.
Bakan Karner, yaptığı açıklamada, İsveç ile aynı düşüncede olduklarını vurgulayarak, Avrupa’nın “daha sıkı, daha sert ve daha dirençli” olması gerektiğini savundu. Karner, bu hedefe ulaşmak için Afganistan ve Suriye gibi ülkelere yönelik zorunlu geri gönderimlerin hayati önem taşıdığının altını çizdi. Bu görüş, geçtiğimiz hafta sonu Avusturya ve İsveç’in de aralarında bulunduğu 20 AB ülkesinin, Avrupa Komisyonu’na bu yöndeki adımların hızlandırılması için ortak bir mektup göndermesiyle somutluk kazandı.
İsveçli mevkidaşı Forssell ise, yüksek vasıflı göçe ihtiyaç duyduklarını ancak düzensiz sığınmacı göçünün azaltılması gerektiğini ifade etti. Forssell, “Reddedilen sığınmacıların geri gönderilmesi ne İsveç’te, ne Avusturya’da ne de Avrupa’da hayata geçmiyor” diyerek mevcut sistemin işlevsizliğine dikkat çekti ve Viyana ile ortak çıkarları olduğunu belirtti.
“USULSÜZ DAVRANIŞTA” OTURUM İPTALİ
Forssell’in Viyana ziyareti, İsveç’te gündem yaratan bir projenin de gölgesinde kaldı. Bakan Forssell, uzun vadeli oturum izni olan yabancıların, “usulsüz” davranmaları halinde dahi menşe ülkelerine gönderilebileceği yönündeki tartışmalı planıyla tanınıyor.
Taslak halindeki bu yasaya göre, cezai suçların yanı sıra, sosyal yardım dolandırıcılığı, terör propagandası ve hatta aşırı borçlanma gibi durumlar da oturum izninin iptali ve sınır dışı edilme gerekçesi olarak değerlendirilebilecek. Bu plan, İsveç’teki insan hakları örgütleri tarafından sert eleştirilere maruz kalırken, göç politikasında geleneksel olarak daha liberal bir çizgi izleyen İskandinav ülkesinde önemli bir paradigma değişimine işaret ediyor.
İADE MERKEZLERİ
Görüşmede bir diğer kritik başlık, Avrupa dışında kurulması planlanan “iade merkezleri” ve sığınma prosedürlerinin üçüncü ülkelerde yürütülmesi fikri oldu. Her iki bakan da, bu tür uygulamaların insan kaçakçılarının iş modelini sürdürülemez hale getireceğini ve daha adil, istikrarlı bir sığınma sistemine katkı sağlayacağını öne sürdü. Karner, İsveçli meslektaşına yakın koordinasyonlarından dolayı teşekkür ederek, “Avrupa’yı daha güvenli hale getirmek için omuz omuza duruyoruz” ifadelerini kullandı.
