Danimarka Yüksek Mahkemesi, sahte veya ödünç pasaportla ülkeye giren bir Suriyeli sığınmacıyı oy birliğiyle beraat ettirerek 1951 Cenevre Mülteci Sözleşmesi’nin 31. maddesinin iç hukuka üstünlüğünü açıkça teyit etti. Mahkeme, “Hayati tehlike altındaki kişilerin güvenli limana ulaşmak için belgelerini gizlemeleri suç teşkil etmez” diyerek alt mahkemelerin yıllardır sürdürdüğü cezalandırma pratiğini hukuka aykırı ilan etti.
Karar, 2015’ten bu yana en az 300 mültecinin ceza almasına yol açan uygulamayı kökten değiltirmiş oldu. Böylece hükümlü dosyalarının yeniden görülmesinin önü açılıyor. Danimarka Mülteci Konseyi (DRC), hükmü “Dünya Mülteciler Günü’nde umut verici dönüm noktası” olarak niteleyip hükümeti hem geçmiş mahkumiyetleri düşürmeye hem de halen süren davaları durdurmaya çağırdı.
Avrupa Birliği İltica Ajansı’nın yayınladığı verilere göre, Danimarka’nın sığınmacılara verdiği cezalar Avrupa ortalamasının üzerinde ve en sert politikaları izliyor. Sığınmacıların vatandaşlığa geçişinin de en zor olduğu ülke olduğu kaydediliyor. Yüksek Mahkeme’nin yeni içtihadı, bu eleştirileri büyük ölçüde karşılamış olsa da hükümet henüz kapsamlı bir mevzuat değişikliği sinyali vermedi. Adalet Bakanlığı şimdilik kararı inceliyoruz açıklamasıyla yetindi.
Bu kararla birlikte Danimarka’da sığınmacıları ilgilendiren önemli konular var. Mahkumiyetleri düşürülen sığınmacılar, daimi oturum ve aile birleşimi başvurularında artık sabıka engeli yaşamayacak.Sınır polisi, belgeleri olmayan yeni gelenleri otomatik olarak tutuklamak yerine iltica prosedürüne yönlendirmekle yükümlü olacak. Karar, Avrupa’da benzer davalara emsal teşkil ederek belge suçları nedeniyle mültecilere kesilen cezaların iptali için yol haritası da sunuyor.