Anasayfa » DÜNYA İNSANLARI KAÇARKEN ÖLÜYOR

DÜNYA İNSANLARI KAÇARKEN ÖLÜYOR

Yazar Habereditor
155 Görüntüleme
A+A-
Sıfırla
Dünya insanları neden kaçıyor?

Bir ülkenin vatandaşına demokrasi, umut ve fırsat sunamaması, göçü çaresiz bir kaçışa dönüştürüyor. İnsanlar, reddedilme, trajedi veya ölümle sonuçlanan tehlikeli yolculuklara zorlanıyor.

Deniz, acımasız ve uçsuz bucaksız… 2 Ocak 2025’te İspanya’nın Kanarya Adaları açıklarında batan bir bot, soğuk sulara gömülen 50 kişiyle bir mezara dönüşüyor. Ölenlerin 44’ü, çaresizlikten kaçıp sadece ölümle buluşan farklı ülkelerden mülteciler. Belki de bu yolculuk, onlar için umutsuzluğa karşı son bir isyandı. Bu trajedi, yalnızca bir facia değil; ülkelerindeki siyasi sistemin insanlığı nasıl yüzüstü bıraktığının kanıtı.

Bu tehlikeli yolculuğu atlatanların çilesiyse hemen sona ermiyor. Her ay binlerce insan, dünya genelinde sınır dışı ediliyor. Ocak 2025’te yalnızca bir ülkeden 220 kişi, ABD, Çin, Türkiye, Zimbabwe ve Senegal gibi ülkelerden zorla geri gönderildi. Geri dönenlerin 12’si, havaalanında tutuklandı. Suudi Arabistan, son iki günde 47 kişiyi vize ihlali nedeniyle sınır dışı etti. Bu durum, küresel vize politikalarını daha da katılaştırıyor.

Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü’nün (UNHCR) 2025 verilerine göre, dünya genelinde 120 milyondan fazla insan savaş, yoksulluk, iklim felaketleri veya siyasi baskılar nedeniyle yerinden edildi. Bu rakam, 10 yıl öncesine kıyasla yüzde 65’lik bir artışa işaret ediyor.

Güneydoğu Asya’da Tayland, sahte belge kullananları ve seyahat acentelerini kalıcı olarak kara listeye alma uyarısı yaptı. Geri gönderilenler, artık evlerinde gelecek göremeyen, çaresizlikle yollara düşen ancak hapsedilen veya reddedilen milyonların yalnızca bir kısmı.

Kaçıştan Başka Seçenek Yok

Dünya genelinde yoksulluk, enflasyon ve istikrarsızlık, insanları görünmez bir dört duvar arasına hapsediyor. İşsizlik, göçün temel tetikleyicisi. Mesela fakir bir ülke olan Pakistan’da 15-24 yaş arası gençlerde işsizlik oranı yüzde 11.1’e ulaşırken, 4.5 milyon insan işsiz. İş fırsatları daraldıkça, risklere rağmen göç tek çare olarak görülüyor.

Körfez ülkelerinin çalışma izinlerini sıkılaştırması, işçileri daha riskli rotalara yönlendiriyor. 2024’te yasal yollarla ülkelerini terk eden 727.381 göçmenin yüzde 58’i düşük vasıflı işlerde çalışıyor. Ancak küresel düşük vasıflı iş talebi azalırken, bu kişiler sömürü ve işsizlik riskiyle karşı karşıya.

Yaşadıkları ülkelerdeki hükümetler, halklarına iş, güvenlik ve umut vaat etmekte defalarca başarısız oldu. Nitelikli beyin göçü endişe verici boyutlara ulaştı. Yine sadece Pakistan’da 2021 yılında 225.000 olan göç, 2024’te 13.53 milyona sıçradı. Uluslararası araştırmalar, eğitim seviyesi yükseldikçe göç arzusunun arttığını gösteriyor: İnsanların yüzde 37’si ülkelerini terk etmek istiyor.

Avrupa

Akdeniz Mezarlığı: 2024’in ilk 6 ayında, Avrupa’ya ulaşmaya çalışırken Akdeniz’de hayatını kaybedenlerin sayısı 2.300’ü aştı. İspanya’nın Kanarya Adaları, Yunanistan açıkları ve İtalya sahilleri, en riskli rotalar. AB’nin 2024’te Tunus ve Libya ile imzaladığı “Göç Anlaşmaları”, mültecilerin geri itilmelerine yol açarak insan hakları örgütlerinin tepkisini çekti.

Frontex’in Rolü: AB sınır koruma ajansı Frontex’in bütçesi 2025’te 1.5 milyar Euro’ya yükseldi. Ancak ajans, “sınır güvenliği” adı altında gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleriyle gündemde. Yunanistan’daki Moria Kampı gibi yerler, aşırı kalabalık ve sağlıksız koşullarla mültecileri adeta cezalandırıyor.

Amerika Kıtası

ABD-Meksika Sınırı: 2024’te ABD’de yakalanan kaçak göçmen sayısı 2.1 milyon oldu. Biden yönetiminin “Yasal Koridor” politikasına rağmen, Title 42 kapsamında sınır dışı edilenlerin oranı yüzde 40 arttı. Meksika’daki mülteci kampları, Honduras ve Guatemala’dan gelen ailelerle dolup taşıyor.

Venezuela Krizi: 7.7 milyon Venezuelalı, ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Kolombiya ve Peru’daki ekonomik kriz, göçmenleri ABD’ye yönlendirirken, Darien Ormanı’ndan geçenlerin yüzde 30’u yolculuk sırasında hayatını kaybediyor.

Asya-Pasifik

Rohingya Krizi: Myanmar’dan kaçan 1.3 milyon Rohingya, Bangladeş’teki Cox’s Bazar kampında insanlık dışı koşullarda yaşıyor. BM’nin “soykırım” uyarılarına rağmen, uluslararası toplum çözüm üretemiyor.

Pasifik Adaları: İklim değişikliği nedeniyle Tuvalu ve Kiribati gibi ülkeler sular altında kalma riskiyle karşı karşıya. Avustralya ve Yeni Zelanda, “İklim Vizesi” taleplerini reddederken, bu ülkelerin vatandaşları yok olan vatanları için hukuk mücadelesi veriyor.

Afrika

Sahel Bölgesi: Nijer, Mali ve Burkina Faso’daki terör örgütleri, 4.5 milyon kişiyi yerinden etti. Libya’daki insan kaçakçıları, göçmenleri 2000 $ karşılığında denize açılmaya zorluyor. BM’nin 2025 raporuna göre, Sahra Çölü’nde kaybolanların sayısı Akdeniz’de boğulanları geçti.

Sudan İç Savaşı: 2023’te patlak veren çatışmalar, 8.6 milyon kişiyi göçe zorladı. Mısır ve Çad sınırlarına yığılanlar, insani yardım eksikliği nedeniyle açlıkla mücadele ediyor.

Orta Doğu

Suriyeli Mülteciler: Türkiye’deki 3.6 milyon Suriyeli, Avrupa’nın maddi desteğinin azalmasıyla temel haklara erişimini kaybediyor. Suriye’deki yeni hükümetin işsizlik sorununa çözüm bulamaması durumunda göç dalgaları devam edecek. Lübnan’da ise yüzde 90’ı yoksulluk sınırı altında yaşıyor.

Körfez Ülkelerinde İnsan Hakları: Katar ve BAE’deki Kafala Sistemi, Asyalı işçileri modern köleliğe mahkûm ediyor. 2024’te Suudi Arabistan’dan 350.000 Pakistanlı, ücretlerini alamadan sınır dışı edildi.

Çifte Standartlar ve Mülteciler

Dünya Bankası’na göre, Hindistan, Nijerya ve Filipinler en çok beyin göçü veren ülkeler. ABD ve Kanada, yüksek vasıflı göçmenler için yüzde 40 daha kolay vize verirken, Afrika’daki doktorların yüzde 65’i Avrupa’da çalışıyor. Diğer yandan da düşük vasıflıların sömürüsü de var. Malezya’daki palm plantasyonlarında çalışan Endonezyalı işçiler, günde $3 karşılığında 14 saat çalıştırılıyor.

Bir yanda göçmenler kovulurken, diğer yanda iklim felaketleri kitlesel yer değiştirmelere yol açıyor. 2050’ye kadar yalnızca bir bölgede 2 milyon iklim göçmeni bekleniyor. Ancak hükümetler, gerçek sorunlar yerine yüzeysel önlemlerle yetiniyor.

Kaçakçılar Tutuklanıyor

Son bir yılda 1.638 kaçakçı tutuklandı, 458’i hüküm giydi. Yetkililer, göçmen kaçakçılığıyla mücadelede kurumlarını yeniden yapılandırıyor. Ancak Yunanistan’da yaşanan bot faciası gibi olaylar, sorunun köklerine inilmediğini açıkça ortaya koyuyor.

Göç, yasal veya değil, iklim kriziyle de kontrolden çıkacak. İnsanlar artık ekonomik fırsatlar için değil, hayatta kalmak için de kaçıyor. Bu yaşanacakları insani bir krizin başlangıcı olarak da görmeli. Kanarya Adaları’ndaki 44 can kaybı, bir uyanış çağrısı olmalıydı. Ancak hükümetler, gerçek sorunları görmezden gelip bürokratik düzenlemelerle zaman kaybediyor. Ekonomik çöküş durdurulmalı, gençlere fırsatlar yaratılmalı, iklim göçü planlanmalı.

Bu yalnızca bir göç krizi değil; insanlığın geleceğini tehdit eden acil bir durum. Umutsuzluğun kökleri kurutulmadıkça, trajediler bitmeyecek. Dünya, sorumluluk almadıkça kaçışın dalgaları yükselmeye devam edecek. Devletler, göçmenleri “sorun” olarak görmekten vazgeçmediği sürece, Akdeniz’in sularına gömülen çocukların sesi, vicdanları sarsmaya devam edecek. İnsanlar kaçmıyor; kaçırılıyor.

Benzer Yazılar

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Politikası

Gizlilik Politikası