Uluslararası Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD), 2025 yılında küresel göç dinamiklerini şekillendirecek 10 temel konuyu detaylı bir raporla açıkladı. Çatışmaların artışı, AB’nin göç politikalarındaki dönüşüm ve Trump’ın ikinci başkanlığının olası etkileri raporda öne çıkan başlıklar arasında. İşte raporda yer alan her bir başlığın derinlemesine analizi.
Şiddet İnsanları Göçe Zorluyor
Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü (UNHCR) verilerine göre, 2024’ün ilk yarısında 122,6 milyon kişi çatışma, şiddet ve insan hakları ihlalleri nedeniyle yerinden edildi. Bu rakam, 2023’e kıyasla %11,5’lik bir artış anlamına geliyor. Özellikle Sahra Altı Afrika’da çatışma bölgelerinin 2021’den bu yana %65 genişlemesi, krizin boyutunu gözler önüne seriyor.
Sahel bölgesindeki artan şiddet, Suriye’de Esad rejiminin çöküşü ve ABD başkanlık seçimleri gibi faktörler, 2025’te yerinden edilme rakamlarını daha da yükseltebilir. Uzmanlar, “Bu eğilim, insani yardım sisteminin sınırlarını zorluyor” uyarısı yapıyor.
Azalan Göç, Artan Belirsizlik
Avrupa Birliği’nin 2024’teki düzensiz göç verileri, bir önceki yıla göre %38’lik bir düşüş gösterdi. Ancak ICMPD, bu azalmanın “kalıcı bir dönüm noktası” olarak yorumlanamayacağını vurguluyor. Göç rotalarındaki değişim (Orta Akdeniz yerine Doğu Akdeniz’in öne çıkması) ve AB’nin Kuzey Afrika ülkeleriyle imzaladığı iş birliği anlaşmaları, bu düşüşte etkili oldu.
Yeni AB Göç Paktı ise tartışmalı “geri dönüş merkezleri” ve sığınma prosedürlerinin üçüncü ülkelere devri gibi politikalar içeriyor. İtalya’nın Arnavutluk ile imzaladığı anlaşma, hukuki engeller nedeniyle ertelendi, ancak AB içinde benzer modellerin yaygınlaşması bekleniyor.
ABD’de Göç ve Trump 2.0
Donald Trump’ın 2024 seçimlerini kazanmasıyla, ABD’nin göç politikalarında sert bir dönüşüm yaşanmaya başladı. Trump’ın vaatleri arasında Meksika sınır duvarının tamamlanması, ülke içindekilerin sınır dışı edilmesi ve insani koruma programlarının sonlandırılması yer alıyor. Uzmanlara göre, bu politikalar Latin Amerikalı göçmenlerin Avrupa’ya yönelmesine yol açabilir.
Ayrıca, ABD’nin UNHCR ve benzeri kuruluşlara finansal desteği kesmesi, küresel mülteci krizini derinleştirebilir. ICMPD raporunda, “AB ülkeleri, Trump’ın politikalarının yarattığı siyasi baskıyla daha katı geri dönüş önlemlerini tartışacak” ifadesi dikkat çekiyor.
Suriye’deki Rejim Değişimi
Kasım 2024’te Esad rejiminin çöküşü, 14 milyon Suriyelinin kaderini belirsizliğe sürükledi. Rapora göre, ülke içinde 7,2 milyon kişi halen yerinden edilmiş durumda ve nüfusun %69’u yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Altyapının %60’ının yıkıldığı Suriye’de, geri dönüşler ancak siyasi istikrar ve uluslararası yardımlarla mümkün olabilir.
AB ülkeleri, “gönüllü ve güvenli geri dönüş” vurgusu yapsa da, Lübnan ve Türkiye gibi ülkelerdeki Suriyeli mültecilerin %54’ü halen kalıcı çözüm bekliyor. Uzmanlar, “Erken geri dönüşler, yeni bir insani krizi tetikleyebilir” uyarısında bulunuyor.
Ukrayna Savaşı: 2025 Senaryoları ve Göç Dalgası
Rusya-Ukrayna savaşı 2025’te dördüncü yılına girerken, olası senaryoların başında cephedeki çıkmazın devam ederek savaşın uzaması yer alıyor. Bir diğer ise sınırlar değişmeden ateşkesin ilan edilmesinin mümkün görünmediği.
Rusya, Doğu Ukrayna’nın tam kontrolünü eline geçirerek olası zaferini ilan etmesiyle, 10 milyona yakın yeni göç dalgasına yol açabiliceği endişesi de yer alıyor. AB’deki 4,2 milyon Ukraynalı mültecinin geçici koruma statüsü 2026’da sona erecek. ICMPD, “AB ülkeleri, kalıcı oturum izinleri ve dairesel hareketlilik modelleri üzerinde çalışmalı” çağrısı yapıyor.
AB Ekonomisinin Sessiz Dinamosu: İşgücü Göçü
2024’te AB ülkeleri, AB dışından gelen çalışanlara %8,9 daha fazla çalışma izni verdi. Mevsimlik işçi vizeleri %22,6, Mavi Kart başvuruları ise %8,8 arttı. Demografik düşüş ve yeşil-dijital dönüşüm, nitelikli işgücü ihtiyacını artırıyor. Ancak AB’nin 27 ülkede 300 farklı işgücü göç yolu olması, küresel rekabette dezavantaj yaratıyor. Örneğin, Almanya sağlık çalışanları için kolaylaştırılmış vize sunarken, İspanya tarım işçilerine kota uyguluyor. Uzmanlar, “AB’nin parçalı politikaları, yetenekli göçmenleri kaybetmesine neden oluyor” diyor.
Kuzey Afrika’daki Sınır Kontrolleri
Cezayir, 2024’te Nijer’e 20 bin göçmeni sınır dışı ederken, Libya ve Tunus da benzer adımlar attı. AB’nin finansal destek sağladığı bu önlemler, Orta Akdeniz rotasındaki düzensiz geçişleri %59 azalttı. Ancak Batı Afrika rotası, 1.500’den fazla ölümle en tehlikeli güzergâh haline geldi. İnsan hakları örgütleri, “AB’nin göçü dışsallaştırma politikaları, mültecileri daha riskli yollara itiyor” eleştirisini yapıyor.
Komşu Ülkelerden Zorunlu Geri Dönen Afganlar
Pakistan ve İran, 2025’te 2,2 milyon Afgan’ı sınır dışı etmeyi planlıyor. Taliban’ın kadınların eğitim ve çalışma haklarını kısıtlaması, ülke içindeki insani krizi derinleştiriyor. BM verilerine göre, Afganistan nüfusunun yarısı (22,9 milyon) acil yardıma muhtaç. Buna rağmen AB’deki Afgan sığınma başvuruları, Türkiye’nin sıkı sınır politikaları nedeniyle %28 düştü. ICMPD, “Komşu ülkelerin baskısı, Afganları Avrupa’ya ulaşamadan geri itiyor” diye ekliyor.
Gazze’de Çöken Uluslararası Koruma Sistemi
İsrail-Hamas savaşında 44.786 Filistinli hayatını kaybederken, Gazze’nin %90’ı (1,9 milyon kişi) yerinden edildi. BM, “Bu savaş, uluslararası koruma sisteminin sınırlarını test ediyor” açıklaması yaptı.
Mısır ve Ürdün gibi ülkeler, Filistinli mülteci akınına kapılarını kapattı. Raporda, “Güvenli ülke kavramı çökerse, insani bedel katlanarak artacak” uyarısı yer alıyor.
AB’de Sistem İşlemiyor
AB’de sınır dışı kararı alınan yabancıların yalnızca %20’si geri dönüyor. Suriyelilerde bu oran %2,7’ye, Afganlarda %4’e kadar düşüyor. ICMPD, dijital vaka yönetimi, gönüllü geri dönüş teşvikleri ve Frontex’in operasyonel kapasitesinin artırılmasını öneriyor. Ancak insan hakları savunucuları, “Geri dönüş merkezleri, temel hakları ihlal ediyor” itirazını yükseltiyor.