Avrupa Birliği’nin göç yönetiminde yeni bir uygulama dikkat çekiyor. Almanya’nın Brandenburg eyaletindeki Eisenhüttenstadt kentinde faaliyete geçen “Dublin Merkezi”, sığınmacıların hızla iade süreçlerini yönetmek üzere tasarlandı. Ancak bu merkezler, AB’nin uzun süredir çözüm bekleyen göç krizi için gerçekten bir dönüm noktası olabilir mi?
Eisenhüttenstadt’taki merkez, Polonya sınırından Almanya’ya gelen sığınmacıların yoğunlaştırılmış bir şekilde barındırılacağı iki bölümden oluşuyor: Biri aileler ve kadınlar, diğeri ise tek başına seyahat eden erkekler için. Kapasitesi 150 kişi olarak belirlenen merkezde, sığınmacıların en geç iki hafta içinde geri gönderilmesi planlanıyor. Brandenburg İçişleri Bakanı Katrin Lange’nin ifadesiyle, buradaki yaşam koşulları “ekmek, yatak ve sabundan” ibaret olacak. Amaç, Almanya’yı sığınmacılar için daha az cazip hale getirerek “geri dönüş” oranlarını artırmak.
Dublin Sistemi Neden Tıkanıyor?
AB’nin Dublin Anlaşması’na göre, sığınmacılar ilk ayak bastıkları ülkede başvuru yapmak zorunda. Ancak pratikte bu kural sıklıkla ihlal ediliyor. Almanya’nın 2024’te diğer Dublin ülkelerine yönelttiği 75 bin iade talebinin yalnızca 6 bini sonuçlandı. Geri kabuldeki en büyük engellerden biri, Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerin kapasite yetersizliği. Öte yandan, sığınmacıların yüzde 40’ının iade edildikten sonra kısa sürede Almanya’ya geri döndüğü belirtiliyor. Brandenburg İçişleri Bakanlığı, bu oranın komşu ülkelerde yüzde 70’e çıktığını vurguluyor.
Hızlandırılmış Prosedürler
Yeni merkezlerde, yerel makamlar ve Federal Göç Ofisi (BAMF) arasındaki iletişim optimizasyonu ile süreçlerin hızlanması hedefleniyor. Ancak uzmanlar, bu merkezlerin “insani koşullar” ve “hukuki sorunlar” nedeniyle eleştirilebileceği görüşünde. Örneğin, Yunanistan’daki çadır kampların kötü koşulları, iadelerin insani gerekçelerle durdurulmasına yol açabiliyor. Ayrıca, sığınmacıların merkezdeki katı ikamet kuralları (“Residenzpflicht”) ve sosyal hak kısıtlamaları, insan hakları örgütlerinin tepkisini çekebilir.
Sistemik Reform Şart
Almanya’da Hamburg’dan sonra ikinci Dublin Merkezi’ni açan Brandenburg, bu modelin başarısı için tüm üye ülkelerin iş birliğini şart koşuyor. AB’nin ortak politikalarında da zaafiyetler dikkat çekiyor. Ancak merkezlerin, mevcut sorunları çözmekten ziyade “geçici bir tampon” olabileceği endişesi de yer alıyor.
Dublin Merkezleri, Almanya’nın göç yönetiminde bir deneyim olarak kayda geçse de, kalıcı çözümler için AB genelinde adil bir paylaşım mekanizması ve insani standartların garanti altına alınması gerekiyor. İstatistikler, iade prosedürlerindeki aksaklıkların ülkeler arası siyasi gerilimlerle daha da derinleştiğini gösteriyor. Avrupa’nın göç krizi, ancak kolektif bir sorumluluk anlayışı ve şeffaf politikalar ile aşılabilir.