Anasayfa » ALMANYA’NIN YENİ GÖÇ PLANI NE ANLAMA GELİYOR?

ALMANYA’NIN YENİ GÖÇ PLANI NE ANLAMA GELİYOR?

Yazar Habereditor
111 Görüntüleme
A+A-
Sıfırla
Almanya'da göç

Göç, Almanya’daki seçim sürecinde ve koalisyon görüşmelerinin en çekişmeli başlıklarından başındaydı. Şimdi ise, CDU/CSU ve SPD’nin oluşturduğu koalisyonun göç politikaları gündemde. Yeni göç politikaları, yasal engeller ve Avrupa Birliği (AB) düzenlemeleri nedeniyle tartışmalı bir hal alıyor.

Koalisyon anlaşmasına göre, AB’nin dış sınır güvenliği sağlanana kadar Almanya’nın tüm sınırlarında kontrol devam edecek. Ancak bu karar, Schengen Sınır Kodu’yla çelişiyor. Schengen kuralları, yalnızca “olağanüstü tehdit” durumlarında ve sınırlı süreli kontrollere izin veriyor. Bavyera İdare Mahkemesi’nin 2022’de Avusturyalı bir vatandaşın haksız kontrolüne ilişkin kararı, mevcut uygulamaların bile yasal dayanaktan yoksun olduğunu ortaya koymuştu. Koalisyonun yeni planı, benzer davaların önünü açabilir ve bu riski daha da artırabilir.

Sığınmacıların Geri Çevrilmesi

Koalisyon protokolüne göre, “Avrupa’daki komşularla uyum içinde” Almanya sınırında sığınma başvurusunda bulunan kişilerin geri çevrilmesi planlanıyor. Ancak bu ifade, ciddi hukuki tartışmalara neden oldu. Özellikle Avusturya, geri gönderilen kişileri almayacağını açıkça belirtti.

Almanya Anayasası’nın 16a maddesi her ne kadar güvenli üçüncü ülkeden gelen sığınmacıların Almanya’da iltica hakkı olmadığını söylese de, aynı maddenin son fıkrası açık: Avrupa ve uluslararası hukuk Alman hukukunun önünde geliyor. Bu da demek oluyor ki, doğrudan sınırdan geri çevirme, mevcut AB yasalarına göre mümkün değil. Hukukçular ise AB hukukuna (Dublin III Tüzüğü) dikkat çekiyor: Bir mültecinin ilk ayak bastığı AB ülkesi, başvurudan sorumlu. Almanya’nın doğrudan geri çevirmesi, Avrupa Adalet Divanı (AAD) kararlarıyla çelişebilir.

Güvenli Ülkeler Listesi Büyüyor

Koalisyon, güvenli sayılan ülkeler listesini genişletmek istiyor. Bu listeye girecek ilk ülkeler arasında Cezayir, Hindistan, Fas ve Tunus var. Bu, söz konusu ülkelerden gelenlerin sığınma başvurularının hızla reddedilmesi anlamına geliyor. Ancak AAD, İtalya örneğinde azınlıklara yönelik risklerin “güvenli ülke” statüsüyle bağdaşmadığına işaret etmişti.

Tunus ve Fas gibi eşcinselliğin yasak olduğu ülkelerin listeye alınması, AAD’den veto yiyebilir. Ancak Avrupa Adalet Divanı (EuGH), özellikle insan hakları ihlallerinin yaşandığı ülkelerin güvenli sayılıp sayılamayacağı konusunda karar vermek üzere. Eğer EuGH bu ülkelerdeki azınlık grupların yeterince korunmadığına hükmederse, koalisyonun planı sekteye uğrayabilir.

Turbo Vatandaşlığa Son

Koalisyon, üç yıl içinde vatandaşlık kazanma hakkı getiren “hızlı vatandaşlık” uygulamasını kaldırıyor. Yeni düzenlemeye göre, en erken beş yıl sonra vatandaşlık mümkün olacak. Ayrıca, ikincil koruma statüsüne sahip kişilerin aile birleşimi hakkı da iki yıl süreyle askıya alınacak.

Koalisyon, ağır suç işleyen yabancıların sınır dışı edilmesini öncelik haline getirecek. Bu, özellikle antisemitik ve halkı kin ve düşmanlığa teşvik eden suçlar için geçerli olacak. Ancak bir kişiye sınır dışı kararı verilse bile, bu kişinin ülkesine geri gönderilmesi çoğu zaman pratikte mümkün olmuyor.

Bu nedenle, federal hükümet geri gönderme süreçlerini doğrudan üstlenecek. Federal sınır dışı merkezleri kurulması da gündemde. Ayrıca Merz ve koalisyonu, Afganistan ve Suriye’ye özellikle suçlular ve güvenlik tehdidi oluşturan kişilerin sınır dışı edileceğini taahhüt ediyor. Ancak bu ülkelerde işkence ya da ölüm tehdidi varsa, uluslararası hukuk buna izin vermiyor. Her vaka ayrı ayrı yargı denetimine tabi olacak.

Hukuki Koruma Kısıtlanıyor

Koalisyon, sığınmacıların hukuki süreçlere erişimini de sınırlamak istiyor. Buna göre, idare mahkemelerinin verdiği kararlara karşı temyiz yolları azaltılacak. Ayrıca, sınır dışı edilme riski taşıyanlar artık devlet desteğiyle avukat alamayabilecek.

Davalarda mahkemeler artık olayları kendileri araştırmak zorunda kalmayacak; sığınmacının sunduklarıyla sınırlı karar verilecek. Pro Asyl ve hukukçular bu planı sert şekilde eleştiriyor. Uzmanlara göre, bu durum adil yargılanma hakkını zedeliyor ve hem Alman Anayasası’na hem de Avrupa hukukuna aykırı.

Koalisyon ayrıca bakanlık dağılımını da netleştirdi. İçişleri Bakanlığı CSU’ya verilecek. Böylece Friedrich Merz, parti çizgisini uygulayacak bir bakanla çalışacak. Seçim kampanyasında sıkça dile getirdiği “başbakanlık yetkisiyle talimat verme” planına ihtiyaç kalmayacak. Ancak planların çoğunun AAD ve Almanya Anayasa Mahkemesi’nde tökezleyeceği görüşü yaygın.

Göçü dizginleme hedefi, AB hukuku ve insan hakları ihlalleri arasında sıkışmış durumda. Berlin’in “yasal sınırları zorlama” stratejisinin bedeli, mahkeme salonlarında ödenecek gibi görünüyor.. Almanya’da göçü düzenlemek kolay değil. Yasa, uluslararası anlaşmalar ve insan hakları çerçevesi bu alanda belirleyici olmaya devam edecek.

Benzer Yazılar

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Politikası

Gizlilik Politikası