Amerika Birleşik Devletleri’nde göçmenlik politikalarındaki sertleşme, federal yetkililerin mahkeme koridorlarını bir “gözaltı alanına” dönüştürmesiyle yeni bir boyut kazandı. Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) ajanlarının, duruşma çıkışında göçmenleri anında gözaltına aldığı uygulama, insan hakları savunucuları ve hukukçular arasında “yargı sürecini manipüle etmekle” suçlanıyor.
Son bir aydır, özellikle Teksas, Kaliforniya ve New York eyaletlerindeki göçmen mahkemelerinde, duruşmalarını tamamlayan bireylerin mahkeme çıkışında ICE tarafından tutuklandığı vakalar arttı. Yetkililer, bu uygulamanın “yasa dışı statüdeki ve kamu güvenliği için risk oluşturan bireyleri” hedeflediğini iddia etse de, veriler farklı bir tablo çiziyor: Gözaltına alınanların %70’inin sabıkasız ve sığınma talepli olduğu raporlandı.
ICE’yi Beklerken Adalet Umudu
Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), ICE’in bu taktiğini “yargısal süreci korku kültürüyle baltalamak” olarak nitelendirdi. Göçmen avukatları, müvekkillerinin artık mahkemeye gitmekten çekindiğini, bu durumun dava süreçlerini aksattığını vurguluyor. Örneğin, Ohio’da yaşayan Guatemalalı bir sığınmacı aile, çocuklarının oturum duruşmasına gitmeyi iptal etti çünkü “kapıda ICE’i beklerken adalet umudu kalmadı.”
Biden yönetimi, göçmen politikalarında “insani yaklaşım” söylemlerine rağmen, ICE’in operasyonel özerkliğini koruyor. Ancak Demokrat Partili senatörler, bu ay içinde ICE’in mahkeme önü operasyonlarını denetleyecek bir yasa tasarısını Kongre’ye sundu. Tasarı, göçmenlerin adliyelere güvenle erişimini güvence altına almayı amaçlıyor.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), ABD’ye “yargıya erişimi engelleyen uygulamaları durdurma” çağrısı yaptı. Meksika ve Honduras hükümetleri ise vatandaşlarının “hukuki süreçte hedef alındığını” belirterek diplomatik notalar verdi.