Almanya’da göçmen politikası, Angela Merkel’in 31 Ağustos 2015 yılında söylediği “Wir schaffen das” (Başaracağız) sözünden bu yana büyük bir değişim sürecine girdi. Merkel’in bu ifadesi, ülkesinin zorlayıcı bir mülteci akışını kabul etme kararını simgeliyordu ve dönemin hükümetinin iltica politikası, geniş çaplı bir destekle halkı rahatlattı. Ancak geçen yıllar ve dünya genelindeki olaylar, bu politikaların sürekli evrilmesine ve Almanya’nın asıl göçmen kabul stratejilerinde köklü değişikliklere yol açtı. Almanya’nın asıl hedefi, zaman içinde daha fazla düzen ve denetim vurgusuyla, mültecilerin kabulünü sınırlamak ve daha fazla kişiyi ülkeden sınırdışı etmeye yönelik bir yaklaşım geliştirmeye başladı.
Göç Politikalarında Büyük Dönüşüm
Merkel’in sözleriyle başlayan süreç, Almanya’da göçmen kabulünü teşvik eden bir dönemi simgelese de, 2021 yılının Ağustos ayında Afganistan’daki Taliban yönetiminin yeniden güç kazanmasıyla yeni bir yön aldı. Almanya, Taliban’ın kontrolü ele almasının ardından, özellikle kendi adına çalışan Afgan vatandaşlarına ve diğer tehlikeye atılabilecek kişilere Almanya’da koruma sözü verdi. Bu dönemde, Afgan mülteciler için özel alım programları uygulandı ve yaklaşık 45.000 kişiye iltica hakkı sağlandı. Ancak, Afganistan’dan gelen mülteciler için vizelerin verilmesi süreci zorluklarla karşı karşıya kaldı, çünkü Almanya’nın Afganistan’da diplomatik bir temsilciliği yoktu. Yine de, 2023 yılının sonunda, hala Pakistan’da bekleyen ve Almanya’ya kabul edilmesi gereken yaklaşık 2 bin 500 kişinin başvuruları çözümsüz kaldı.
Siyasi İklimde Değişiklik ve Yeni Yaklaşım
2025 yılı Bundestag seçimlerinde, CDU ve CSU, Almanya’nın göç politikasında köklü bir değişim vaat etti ve daha sıkı bir sınır kontrolü ile göçün düzenlenmesini savundu. Bu yeni yaklaşım, özel olarak belirli programların sonlandırılacağını ve mültecilerin kabulünün daha da sınırlanacağını içeriyordu. Siyasal alanda yaşanan bu dönüşüm, aynı zamanda göçmenlerin ve mültecilerin kabulünü çok daha sıkı denetimlere tabi kılmayı amaçlıyordu.
Bu yeni hükümetin değişen yaklaşımı, özellikle Taliban ile yapılan diplomatik ilişkiler üzerinden de kendini gösterdi. Daha önceki hükümetler, Taliban ile doğrudan ilişkiler kurmaktan kaçınmışken, yeni İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, Taliban ile doğrudan anlaşmalar yapmayı planladığını açıkladı. Bu açıklama, ülkede geniş bir tartışmaya yol açtı.
Rusya’nın 2022 yılında Ukrayna’ya yönelik başlattığı saldırı, Almanya’nın mülteci alımında büyük bir değişikliğe yol açtı. Almanya, yaklaşık 1 milyon Ukraynalıyı kabul etti ve bunlara geçici olarak ikamet hakkı tanıdı. Ukrayna’dan gelen mülteciler, dil veya iş durumu gibi ek engeller olmaksızın hızla Almanya’ya yerleştirildiler. Ancak, bu süreçte, hükümet Ukraynalı mültecilerin fazla sosyal yardımlar aldığı gerekçesiyle 2025 yılında bazı değişiklikler yapmak zorunda kaldı. Buna göre, 1 Nisan 2025 sonrasında Almanya’ya gelen Ukraynalılara sadece daha düşük seviyede sosyal yardımlar sağlanacak.
Suriye’den Sınır Dışı ve Tehditler
Suriye’deki savaşın durumu, Almanya’nın Suriye’den gelen mültecilerle ilgili politikasında belirsizliğe yol açtı. 2024 yılı sonunda, Suriye’deki rejim değişikliği sonrası, Almanya bu bölgeden gelen sığınma başvurularını askıya aldı. Hem eski hükümet hem de yeni hükümet, Suriye’den gelen suçluları ve potansiyel tehlikeleri ülkelerine geri göndermeyi hedeflediler, ancak bu konuda somut bir adım atılmadı. Almanya, komşusu Avusturya’nın aksine, Suriye’ye sınır dışı işlem yapmadı.
Almanya’da Vatandaşlık Reformu ve Yeni Düzenlemeler
Almanya’da vatandaşlık yasasında yapılan büyük reform, 2024 yazında yürürlüğe girdi. Bu reform, Almanya’da yaşayan yabancılara, özellikle Türk kökenli vatandaşlara ve diğer göçmenlere, çift vatandaşlık hakkı tanıdı. Bunun yanı sıra, devlet, vatandaşlık başvurusu için gereken süreyi de kısaltarak başvuruların 8 yıldan 5 yıla indirilmesini sağladı. Yine, Almanya’da yaşamanın ve çalışmanın tek başına yeterli olduğunu belirten “hızlı vatandaşlık” sistemi de başlatıldı. Bu düzenlemeler, özellikle CDU ve CSU tarafından eleştirildi.
Sınır Kontrolleri ve Avrupa Politikaları
Almanya’nın sınır kontrol politikasında da önemli değişiklikler yaşandı. İçişleri Bakanı Nancy Faeser, 2023 yılında, Almanya’nın sınırlarını daha sıkı denetim altına almak için yeni uygulamalar başlattı. Ancak bu durum, Almanya’nın Avrupa ile olan ilişkilerini zora soktu ve komşu ülkelerle gerilim yarattı. Bu tartışmalar, Eylül 2024’te sınırda yapılan kontrollerin artırılmasıyla daha da büyüdü. Almanya, sadece dışarıdan gelen göçmenleri değil, aynı zamanda kendi sınırlarında kalan mültecileri de yeniden kabul etmek zorunda kaldı.
Avrupa Birliği’nin Asıl Değişen Yüzü: GEAS
2024 Haziran’ında yürürlüğe giren Avrupa Asıl Hukuku Reformu (GEAS), göçmen ve mültecilerin başvurularının büyük ölçüde Avrupa dışındaki sınır bölgelerine kaydırılmasını öngörüyordu. Bu yeni politika, göçmenlerin ve mültecilerin sınırlı haklara sahip olacağı yeni “Sekundär Göçmen Merkezleri” oluşturulmasını öngörüyor. Bu düzenleme, sadece Almanya için değil, tüm Avrupa için büyük bir dönüşüm anlamına geliyor.
Almanya, Merkel’in “Wir schaffen das” söylemiyle başlayan dönemin ardından, çok farklı bir göçmenlik politikasına geçiş yaptı. Göçmen kabulünün daha sıkı kontrol altında tutulduğu bir süreçte, özellikle Ukrayna’dan gelen mültecilerle ilgili yaşanan değişimler ve Suriye’den yapılması beklenen sınır dışı işlemleri, Almanya’nın gelecekteki göçmen politikalarının şekilleneceği alanlar arasında yer alacak.