İngiltere hükümetinin aile birleşimi vizelerine yönelik getirdiği yeni katı düzenlemeler, hem uluslararası hukuk çevrelerinde hem de kamuoyunda yoğun tartışmalara yol açtı. İçişleri Bakanlığı tarafından duyurulan yeni kurallar kapsamında, aile birleşimi için gerekli olan gelir eşiği ciddi oranda yükseltilirken, evlilik veya çocuk üzerinden yapılan vize başvurularının onay süreçleri de uzatılıp karmaşıklaştırıldı.
Yeni düzenlemelere göre, düşük gelirli bireylerin eşlerini veya çocuklarını İngiltere’ye getirmesi neredeyse imkânsız hale geliyor. Göçmen toplulukları ve insan hakları savunucuları, uygulamanın özellikle ekonomik açıdan dezavantajlı gruplar üzerinde ağır sonuçlar doğuracağını ifade ediyor. Birçok aile, bu uygulama nedeniyle uzun süre ayrı kalmak ya da tamamen ayrılmak durumunda kalabilir.
AİHM’İN KARARI VAR
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) daha önce benzer durumlarda, aile hayatına saygı ilkesinin ihlal edildiğine dair kararlar almıştı. Uzmanlar, İngiltere’nin bu politikalarının hayata geçmesi halinde çok sayıda davanın AİHM’ye taşınabileceği ve İngiltere’nin ciddi hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceği konusunda uyarıyor. Bu durum, İngiltere’nin uluslararası arenada diplomatik açıdan da zorlu süreçlerle yüzleşmesine sebep olabilir.
İngiltere’nin Brexit sonrası süreçte uyguladığı katı göç politikaları, özellikle göçmen ve sığınmacı ailelerin psikolojik ve sosyal hayatını ciddi biçimde etkiliyor. Savaş, zulüm ve baskıdan kaçarak İngiltere’ye sığınan bireyler, aile birleşimi imkânlarının kısıtlanması nedeniyle ciddi psikolojik sorunlar yaşayabiliyor. Uzmanlar, bu durumun özellikle çocuklar üzerinde uzun vadeli travmatik etkiler yaratabileceğini vurguluyor.
İngiltere hükümetinin, aile bütünlüğünü koruma konusunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirtilen standartları göz ardı ettiğini belirtiyor. İngiltere İçişleri Bakanlığı ise düzenlemelerin gerekli olduğunu ve göç kontrolünü güçlendirme hedefi taşıdığını savunarak eleştirilere yanıt veriyor.