İngiltere ve Fransa, Manş Denizi üzerinden gerçekleşen düzensiz göçü engellemek ve sığınmacı sorumluluğunu paylaşmak amacıyla yeni bir göçmen değişim programı başlatmaya hazırlanıyor. İngiliz Financial Times ve Sky News kaynaklı haberlere göre, iki ülke ilk kez uygulanacak bu programla göç krizine ortak bir çözüm arayışına girdi. Plan, tehlikeli yasa dışı geçişlerin önüne geçmeyi ve sığınmacıların güvenli yollarla yerleştirilmelerini sağlamayı hedefliyor. Yetkililer, girişimin Avrupa genelinde benzer iş birliklerinin yolunu açabileceğini belirtirken, mevcut göçmen istatistikleri sorunun aciliyetine işaret ediyor.
Güvenli Şekilde Kabul
Financial Times’a göre İngiltere hükümeti, yeni plan kapsamında Fransa’dan gelecek belirli sayıda sığınmacıyı yasal yollarla ülkeye kabul etmeyi planlıyor. Bu sayede mülteci statüsüne uygun kişilerin güvenli bir biçimde İngiltere’ye ulaşması sağlanacak. Karşılığında Fransa, Manş Denizi’ni küçük teknelerle aşarak İngiltere topraklarına izinsiz ulaşan göçmenlerden bazılarının yeniden kabulünü üstlenecek. Bu bir tür “göçmen takası” şeklinde işleyecek program, iki ülkenin sorumluluk paylaşımı yapmasına olanak tanıyacak.
Sky News’un haberine göre, taraflar bu planla kaçak geçişleri caydırmayı ve insan kaçakçılarının tehlikeli rota üzerindeki faaliyetlerini durdurmayı amaçlıyor. Program uyarınca İngiltere, her yıl Fransa’dan gelecek sığınmacılar için bir kontenjan belirleyecek. Göçmenler, Birleşik Krallık tarafından güvenli ve resmi bir yerleştirme süreciyle kabul edilecekleri için, ölümcül risklerin alındığı yasa dışı tekne yolculuklarına başvurmak zorunda kalmayacaklar. Yetkililer, uygulamanın başlangıçta pilot ölçekte yürütüleceğini ve başarısı halinde daha kapsamlı hale getirilebileceğini ifade ediyor.
Kaçakçılıkla Mücadele
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Londra’da planla ilgili yaptığı bir açıklamada, “Bu ortak girişimle Manş Denizi’ndeki tehlikeli geçişleri durdurmayı ve insan kaçakçılarının suç modelini çökertmeyi hedefliyoruz” dedi. Sunak, Fransa ile geliştirilen iş birliğinin “hem insani sorumlulukları yerine getirmek hem de ulusal sınırları korumak açısından yeni bir yaklaşım” olduğunu vurgulayarak, iki ülkenin göç konusunda ortak bir sorumluluğu paylaştığınıbelirtti. İngiliz makamlar, Brexit sonrasında AB ile sığınmacıların iadesine dair bir anlaşma bulunmamasının yarattığı boşluğu bu tür ikili düzenlemelerle doldurmak istiyor.
Paris cephesinden de benzer bir mesaj geldi. Fransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanin, “İngiltere ile dayanışma içinde çalışarak hem insani krizlere karşı sorumluluğumuzu paylaşacağız hem de düzensiz göçü birlikte engelleyeceğiz” ifadelerini kullandı. Darmanin, planın “dayanışma ve karşılıklı güven temelinde” şekillendiğini söyleyerek Fransa’nın, Avrupa’da artan göç baskısıyla mücadelede komşu ülkelerle yakın iş birliğine önem verdiğini dile getirdi. Elysee Sarayı’ndan bir yetkili ise bu girişimin “Avrupa için de örnek teşkil edebilecek yeni bir model”olduğunu belirterek, diğer ülkelerin de benzer dayanışma mekanizmalarına yönelebileceğine dikkat çekti.
Kota Sistemiyle Dağıtım
İngiltere ile Fransa arasındaki bu yenilikçi program, Avrupa genelinde göçmen sorununun çözümüne yönelik daha geniş bir stratejinin parçası olarak görülüyor. Avrupa Birliği (AB) halihazırda üye ülkeler arasında sığınmacı yükünün paylaşılması için yeni bir Göç ve İltica Paktı üzerinde çalışıyor. Bu pakt kapsamında, iltica başvurularının üye ülkelere kota sistemiyle dağıtılması veya kabul etmeyen ülkelerin maddi katkı sağlaması gibi önlemler tartışılıyor. Uzmanlar, Londra ve Paris’in üzerinde uzlaştığı bu değişim programının, AB çapında daha kapsamlı anlaşmalara zemin hazırlayabileceğini ifade ediyor. Özellikle İtalya, Yunanistan gibi ilk giriş ülkelerinin uzun süredir talep ettiği yük paylaşımı konusunda, İngiltere-Fransa iş birliğinin diğer Avrupa ülkelerine örnek teşkil etmesi bekleniyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da İngiltere ile varılan uzlaşının önemine değinerek, bunun “Avrupa’da yeni bir iş birliği dönemi başlatabileceğini” vurguladı. Macron, göç konusunun ulusal sınırları aştığını ve kalıcı çözümün ancak Avrupa ülkelerinin ortak hareket etmesiyle bulunabileceğini söyledi. Her iki ülke de ileride Almanya ve diğer Avrupa devletleriyle benzer anlaşmalar yapılarak programın genişletilebileceğine işaret ediyor. Bu sayede, sığınmacıların kıta genelinde daha dengeli dağılımı ve kaçak göçle mücadelede ortak bir cephe oluşturulmasıhedefleniyor.
Mevcut Göçmen İstatistikleri ve Arka Plan
Son yıllarda Avrupa’ya yönelen göç dalgası, hem İngiltere’yi hem de Fransa’yı rekor seviyelerde baskı altına aldı.İngiltere İçişleri Bakanlığı verilerine göre, sadece 2022 yılında 45 binin üzerinde düzensiz göçmen küçük teknelerle Manş Denizi’ni aşarak İngiliz kıyılarına ulaştı. Bu rakam, bir önceki yıla göre %60’lık bir artış anlamına geliyor. 2023 yılında da on binlerce kişinin bu tehlikeli rotayı kullanmaya devam ettiği bildirildi. Bu düzensiz geçişler sırasında can kayıpları yaşanması, konunun insani boyutunu daha da ön plana çıkarıyor.
Öte yandan Fransa, Avrupa’da en fazla sığınma başvurusu alan ülkelerden biri konumunda. 2022’de Fransa’ya yapılan iltica başvurusu sayısı 130 bini aşarak ülkeyi Almanya’nın ardından ikinci sıraya yerleştirdi. Aynı yıl Birleşik Krallık’ta yaklaşık 75 bin kişi uluslararası koruma talebinde bulundu ve bu, son birkaç yılın en yüksek sayısı olarak kayda geçti.
Avrupa genelindeki trende bakıldığında da benzer bir artış göze çarpıyor: 2022 yılında AB ülkelerine toplam iltica başvuruları 900 bini geçerek 2016’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Uzmanlar, savaşlar, insan hakları ihlalleri ve iklim değişikliği gibi sebeplerle göçmen sayılarının yükselmeye devam ettiğine dikkat çekiyor.