Anasayfa » KAĞITSIZ HAYATLARIN GÖNÜLLÜ DÖNÜŞÜ

KAĞITSIZ HAYATLARIN GÖNÜLLÜ DÖNÜŞÜ

Yazar Habereditor
145 Görüntüleme
A+A-
Sıfırla
Kağıtsız göçmenler

Avrupa’nın metrolarında, inşaat şantiyelerinde veya gece vakti temizlik yapanlar… Hepsi de “kağıtsız” hayatlar sürerken, bir yandan da sınır dışı edilme korkusuyla yaşıyor. Bu insanlar, gönüllü geri dönüş gibi seçeneklerin varlığından bile habersiz. Çünkü devletlerin korku odaklı politikaları, onları bilgiye erişimden mahrum bırakıyor. Peki Avrupa, bu kısır döngüyü kırmak için neden hâlâ daha fazla iş birliği ve insani yaklaşımları benimsemiyor?

Bilinmeyen Hizmetler ve Kayıp Fırsatlar

Düzensiz göçmenlerin en büyük engeli, sınır dışı korkusu değil, güven eksikliği. Yetkililerle temas, onlar için bir “tuzağa düşme” riski taşıyor. Örneğin, Almanya’daki bir danışmanlık merkezine giden bir göçmen, oradan çıkarken eline gönüllü dönüş broşürü yerine polis çağrılması ihtimalini düşünüyor. Bu korku, göçmenlerin gizli yaşam tarzını benimsemesine ve hizmetlere erişememesine neden oluyor. AB’nin finanse ettiği RUM Projesi gibi girişimler, kanıt temelli verilerle bu kişilere ulaşmayı hedefliyor. Ancak projeler ne kadar teknik olursa olsun, sokak düzeyindeki güven sorunu çözülmedikçe, binlercesi bu hizmetlerden bihaber kalacak.

Gönüllü Dönüş

Gönüllü geri dönüş programları, teoride insani bir çözüm sunuyor: Göçmenler, ülkelerine onurlu bir şekilde dönerken destek alıyor. Ancak pratikte, bu programların etkisi parçalı ve tartışmalı. Örneğin, İade ve Yeniden Entegrasyon Tesisi (RRF), geri dönüş süreçlerini iyileştirmek için çabalasa da, göçmenlerin bu hizmetlere erişimindeki engeller devam ediyor. Sorun, programların varlığında değil, iletişim hatlarının kopukluğunda. Göçmenler, danışmanlık hizmetlerinin varlığını bilmiyor veya bunları “resmî tuzaklar” olarak görüyor.

AB’nin Çelişkili Politikaları

AB, bir yandan gönüllü dönüşü teşvik ederken, diğer yandan sınır güvenliği için milyarlarca euro harcıyor. Bu ikili tutum, göçmenlerin kafasını karıştırıyor: Devlet bana yardım mı edecek, yoksa beni sınır dışı mı edecek? Özellikle Schengen ülkelerinde, göçmenlere yönelik danışmanlık hizmetleri, sınır dışı prosedürleriyle iç içe geçmiş durumda. Bu da hizmetlere duyulan güvensizliği körüklüyor.

AB’nin RUM Projesi, düzensiz göçmenlere ulaşmak için veri tabanları ve algoritmalar geliştiriyor. Ancak gerçek çözüm, bu kişilerle yüz yüze kurulacak diyaloglarda yatıyor. Örneğin, Belçika’da kiliseler ve STK’lar, göçmenlere danışmanlık sağlayarak gönüllü dönüş başvurularını artırdı. Benzer şekilde, yerel yönetimlerin sosyal marketler veya dil kursları üzerinden göçmenlerle temas kurması, güven inşasına katkı sağlıyor.

İnsanlık Sınavı

Avrupa’nın göç politikaları, insani değerlerle gerçekçi çözümler arasında sıkışmış durumda. Gönüllü dönüş programları, kağıtsız yaşayan binlerce insan için bir umut kapısı olabilir, ancak bu kapının anahtarı güven. Devletler, göçmenleri “sorun” değil, çözüm ortağı olarak görmeyi öğrenmeli. Bunun için de şeffaf iletişim kampanyalarıyla hizmetleri görünür kılmalı. Yerel STK’lar ve dinî kurumlarla iş birliği yaparak sokak düzeyinde güven tesis edilmeli. Geri dönüşü bir ceza değil, insan hakları temelinde sunmak da şart.

Avrupa’nın seçimi basit. Ya korku duvarlarını yıkıp insan onuruna yakışır politikaları benimseyecek ya da göçmenleri bir rakamdan ibaret görerek krizleri derinleştirecek.

Benzer Yazılar

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Politikası

Gizlilik Politikası