Avrupa Birliği Adalet Divanı (CJEU), aileler arası kan davalarının tek başına sığınma veya koruma talebi için yeterli bir gerekçe oluşturmadığına hükmetti. Karar, özellikle Afganistan gibi ülkelerden gelen başvuruları etkileyecek nitelikte. Ancak Divan’ın daha önce Afgan kadınlara tanıdığı koruma statüsüyle çelişen bu karar, hukuki tartışmaları da beraberinde getiriyor.
CJEU, Avusturya İdare Mahkemesi’nin başvurusu üzerine verdiği kararda, bir kişinin “uluslararası koruma” alabilmesi için şu kriterleri taşıması gerektiğinin altını çizdi:
- Irk, milliyet, siyasi görüş veya din temelli zulüm riski,
- Belirli bir sosyal gruba mensubiyet nedeniyle hedef alınma.
Divan, “sosyal grup” tanımının ise ancak toplum tarafından ahlaki, sosyal veya yasal normlar nedeniyle “farklı” görülen kişileri kapsadığını vurguladı. Mülk anlaşmazlığı veya kan davasına karışan aile üyelerinin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği belirtildi.
Uydurma mı? Ekonomik Çıkar mı?
Karara konu olan dava, 2015’te Avusturya’ya sığınan bir Afgan vatandaşının başvurusuyla başladı. Başvurucu, ülkesine dönmesi halinde kuzenleri tarafından öldürüleceğini, babası ve bir kardeşinin zaten toprak anlaşmazlığı nedeniyle öldürüldüğünü iddia etti. Ancak Avusturya Göç ve Sığınma Dairesi, 2017’de bu hikayenin “uydurma” olduğuna ve başvurucunun “ekonomik çıkar” amacıyla geldiğine hükmetti.
CJEU, kararında “bir aileye mensubiyetin doğuştan gelen bir özellik olmadığını” belirterek, Afgan kadınlara 2024’te tanınan koruma statüsünden farklı bir tutum sergiledi. Ekim 2024’te Divan, Taliban rejimindeki Afgan kadınların yalnızca cinsiyetleri nedeniyle koruma hakkı kazanabileceğine karar vermişti.
Çelişkili Kararlar ve Hukuki Boşluk
Uzmanlar, CJEU’un kan davaları ve kadınların durumuna ilişkin kararları arasındaki tutarsızlığa dikkat çekiyor. Avukatlar, “Toplumsal cinsiyet temelli zulüm kabul edilirken, aile içi şiddet veya kan davalarının göz ardı edilmesi insan hakları açısından soru işaretleri doğuruyor” eleştirisini yapıyor.
Karar, başvurucunun durumuna dair somut bir çözüm önermese de, Avusturya mahkemelerinin artık şu noktaları değerlendirmesi gerekecek:
- Başvurucuya “yardımcı koruma” statüsü tanınıp tanınmayacağı,
- Afganistan’da 2021’den beri devam eden Taliban şiddetinin yarattığı genel riskler.
Uzun Süreli İkameti Olanlar Avantajlı
Başvurucu, Avusturya’da geçirdiği 10 yıl nedeniyle “uzun süreli ikamet” hakkı talep edebilir. Ancak bu durum, sabıka kaydı gibi engeller olmaması halinde geçerli olacak. Öte yandan, Taliban’ın 2021’den beri uyguladığı baskılar nedeniyle Afganistan’ın “güvenli ülke” statüsü tartışmalı. CJEU, 2024’te yaptığı başka bir açıklamada, “ülke koşullarının kötüleşmesi halinde, sığınmacıların geri gönderilemeyeceğini” vurgulamıştı.
AB’nin sığınma politikalarındaki bu çelişkili kararlar, özellikle Afganistan ve benzeri ülkelerden gelen başvuruların geleceğini belirsizleştiriyor. Hukukçular, “Kan davaları gibi geleneksel şiddet biçimlerinin görmezden gelinmesi, AB’nin insani değerler söylemiyle örtüşmüyor” uyarısı yaparken, kararın temyiz sürecinde yeniden tartışılması bekleniyor.