Anasayfa » LATİN AMERİKA TRUMP’IN GÖÇ POLİTİKLARINA DİRENİYOR

LATİN AMERİKA TRUMP’IN GÖÇ POLİTİKLARINA DİRENİYOR

Yazar Habereditor
126 Görüntüleme
A+A-
Sıfırla
Latin Amerika ve Trump

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro ile ABD Başkanı Donald Trump arasında 25 Ocak’da sosyal medya üzerinde patlak veren tartışma, iki ülke ilişkilerini krize sürükledi. Petro, Trump’ın “Kolombiyalıları suçlu gibi hedef almasını” eleştirerek sınır dışı uçuşlarını durdurma kararı aldı.

Trump ise hızla Kolombiya’ya vize işlemlerini askıya alma, mevcut vizeleri iptal etme ve ticari vergileri artırma gibi yaptırımlarla karşılık verdi. Petro’nun benzer adımları uygulayacağını duyurması, tansiyonu daha da yükseltti. Yaşananlar, ABD’nin göç yönetimini dış politika silahına dönüştürme eğilimini bir kez daha gözler önüne serdi.

Sığınma Hakkından, ICE Baskınlarına

Trump’ın başkanlığa dönüşüyle birlikte imzaladığı 30’u aşkın yürütme emri, ABD’nin göç sistemini kökten değiştirdi. Sınırda sığınma başvurularının durdurulması, ülke içinde ICE (Göç ve Gümrük Denetimi) baskınlarının artırılması ve Küba’daki Guantanamo Körfezi ile Panama, Kosta Rika gibi ülkelerde gözaltı merkezlerinin genişletilmesi, Latin Amerika’dan ABD’ye göç eden yüz binlerce kişiyi doğrudan etkiliyor.

Ayrıca, USAID tarafından finanse edilen ve göçmenlere destek sağlayan programların askıya alınması, özellikle Honduras, Guatemala ve El Salvador gibi ülkelerdeki kırılgan toplulukları hedef alıyor. Bu politikalar yalnızca göçmenleri değil, geri dönüş yapanların entegrasyonunu zorlaştırarak Latin Amerika ekonomilerini de vuruyor.

Tehdit ve Tecrit

Uzmanlara göre, Trump’ın “tehdit ve tecrit” stratejisine karşı tek çözüm, bölge ülkelerinin ortak bir siyasi ve ekonomik cephe oluşturması. Bu kapsamda ülkeler, ABD’nin sınır dışı uçuşlarını ancak geri dönenlerin insani haklarının garanti altına alınması, maddi destek sağlanması ve ülke içi istikrarın korunması şartıyla kabul etmeli. Turizm ve ticaret gibi alanlarda bölge içi alternatiflerin geliştirilmesi (örneğin, ABD’ye seyahat yerine Arjantin veya Şili’yi tercih kampanyaları). Göçmenlere resmi çalışma izni, eğitim ve sağlık hizmeti erişimi sağlayan kalıcı programların hayata geçirilmesi gerekiyor.

Trump’ın politikalarının en çarpıcı sonuçları, Panama ve El Salvador gibi ülkelerde görülüyor. Şubat 2025’te Çin, İran ve Afganistan’dan Panama’ya gönderilen 300 göçmen, “geçici insani koruma” adı altında bir otele kapatıldı. İddialara göre, göçmenlere yetersiz gıda verildi ve avukatlarıyla görüşmeleri engellendi. 65 kişiye verilen 30 günlük insani vize ise kalacak yer veya sosyal destek sağlamadı.

Benzer bir tablo, El Salvador’un mega hapishanelerinde yaşanıyor. ABD’den sınır dışı edilen Venezuelalılar, yargı kararlarına rağmen bu tesislerde tutuluyor ve temel haklardan mahrum bırakılıyor. ABD sınırlarının ötesinde, insanların sığınma talebinde bulunma şansı neredeyse yok.

Meksika Modeli

Latin Amerika’da göç yönetimi konusunda Meksika’nın mülteci sistemi, olumlu bir örnek teşkil ediyor. Ülke, sığınmacılara çalışma izni, sağlık sigortası ve eğitim olanakları sunarak kalıcı entegrasyonu hedefliyor. Ayrıca, mültecilere aile birleşimi hakkı ve belirli süreler sonunda vatandaşlık başvurusu imkanı tanınıyor.

Ancak uygulamada ırkçılık, belge reddi ve kaynak yetersizliği gibi sorunlar devam ediyor. Örneğin, Siyahi veya Asyalı göçmenler, işverenler ve okul yetkilileri tarafından ayrımcılığa uğruyor. Meksika’nın modeli iyi bir başlangıç, ancak sistemin işlemesi için finansman, eğitim ve toplumsal bilinçlendirme şart.

Trump’ın ticari vergi tehditlerine karşı bölge ülkeleri, MERCOSUR (Güney Ortak Pazarı) ve CACM (Orta Amerika Ortak Pazarı) gibi mevcut ekonomik anlaşmaları göç politikalarıyla entegre etmeyi planlıyor. Örneğin, Arjantin ve Brezilya, tarım sektöründeki iş gücü açığını göçmenlerle kapatırken, Şili ve Uruguay turizm gelirlerini artırmak için “Bölge İçi Seyahat” kampanyaları başlattı. Bu stratejiler, ABD’nin tek taraflı yaptırımlarına karşı Latin Amerika’nın ekonomik direncini güçlendirmeyi amaçlıyor.

Trump’ın göç politikaları, yalnızca ABD sınırlarını değil, tüm Batı Yarımküre’nin sosyoekonomik dengesini tehdit ediyor. Latin Amerika ve Karayipler ülkeleri, ortak bir insani vizyon etrafında birleşerek: Göçmen haklarını uluslararası platformlarda savunmalı. ABD ile pazarlık gücünü arttırarak, ekonomik bağımsızlık için yapısal reformları hızlandırmalı.

ABD’nin insani sorumluluktan vazgeçtiği bir dönemde, Latin Amerika ülkelerine yeniden ayağa kalkarak liderliği üstlenmesi gerekiyor.

Benzer Yazılar

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Politikası

Gizlilik Politikası