Latin Amerika ve Karayipler, toplumlarını ve siyasetlerini yeniden şekillendiren tarihi bir göç dalgasıyla karşı karşıya. Son yıllarda yaşanan benzeri görülmemiş insan hareketliliği, göçü öngörülemez, çok yönlü ve hükümetler için yönetilmesi giderek zorlaşan hale getirdi. Ülkeler aynı anda, yerinden edilmiş insanların (ağırlıklı olarak Venezuelalılar, Haitililer, Nikaragualılar ve Kübalılar) entegrasyonu, fırsatlar azaldıkça bireylerin ikincil göçü, dairesel ve geri dönüş göçü ile hayal kırıklığına uğramış orta sınıfların ülkeden ayrılması gibi bir dizi karmaşık sorunla mücadele ediyor.
Bölge, 2010’ların başlarında ve ortalarında başlayan ilk kitlesel gelişleri dayanışma odaklı tepkiler sayesinde yönetti. Özellikle Güney Amerika’dakiler olmak üzere hükümetler, milyonlarca Venezuelalı ve diğer göçmenlere geçici yasal yollar açmak ve onlara koruma sağlamak için cesur adımlar attı; bu insanların işgücü piyasasına hızla girmesini ve düzenli statü elde etmesini sağladı. Ancak, geçici izinler çoğu zaman bireylere kalıcılık yolu sunmadan sona erdi, göçmenler eğitim ve sağlık sistemlerine erişimde zorlandı ve entegrasyon düzensiz kaldı. Bu zayıflıklar, şimdi politika kararı alma sürecindeki artan öngörülemezliği körüklüyor.
BAŞARILAR VE BASKILAR
Güney Amerika’nın dayanışması, kısa vadeli başarılara rağmen, artan baskılarla karşı karşıya olan hassas sistemlerin ikili gerçekliğini ortaya koyuyor. Kolombiya, Venezuelalı göçmenler için getirdiği geçici koruma statüsünü 2024’te yeni kayıtlar için askıya aldı ve yerine çok daha kısıtlı bir program uygulamaya koydu. Peru ve Ekvador gibi ülkelerde ise yeni seçilen liderler ikamet gereksinimlerini defalarca değiştirdi. Hızlı politika değişiklikleri, göçmenlerin yanı sıra işverenler ve yerel topluluklar nezdinde güveni aşındırdı.
ABD’den kitlesel sınır dışı etme ihtimali, Latin Amerika ve Karayipler’deki entegrasyon sistemlerinin kırılganlıklarını daha da şiddetlendirme tehdidi taşıyor. 2023 itibarıyla ABD’deki yetkisiz göçmen sayısı rekor seviyeye ulaşarak 14 milyona ulaştı. Bu nüfusun önemli bir kısmı bölge ülkelerinden geliyor. Özellikle Meksika ve Orta Amerika ülkeleri, kendi vatandaşlarının olası kitlesel geri dönüşleri konusunda endişe duyuyor. Bu durum, bu ülkelerin uzun süredir devam eden geri kabul ve yeniden entegrasyon programları üzerinde ciddi bir baskı oluşturabilir.
ORTA AMERİKA VE MEKSİKA
Orta Amerika ve Meksika, geleneksel olarak göç veren bölgeler olmaktan çıkarak aynı zamanda önemli hedef ve transit ülkeler haline geldi. Meksika özellikle, Ulusal Muhafızları göçmenlik uygulamalarına yardımcı olmak da dahil olmak üzere, düzensiz göçmenleri tespit etme ve sınır dışı etme çabalarını büyük ölçüde artırdı.
Ancak şimdi bu ülkelerin liderleri, ABD’den sınır dışı edilmesi muhtemel kendi vatandaşları konusunda daha fazla endişe duyuyor. Meksika doğumlu yetkisiz göçmenlerin sayısı 2023’te yaklaşık 4.3 milyon olarak kaydedildi. Bu ülkeler, dönen göçmenleri yerel ekonomiye katkıda bulunabilecek becerilere sahip potansiyel bir insan sermayesi olarak görmeye başlıyor. Liderler ayrıca, yurt dışından gönderilen daha az dövizin yerel ekonomiler üzerinde doğrudan etkisi olacağı bir geleceğe bakıyor. Küba’dan göçte yaşanan benzeri görülmemiş artış da bu dinamikleri etkiliyor. 2022 mali yılında Kübalılar, ABD-Meksika sınırında 225.000’e yakın kez yetkililerle karşılaştı , bu modern Küba tarihinin en büyük göç dalgasına işaret ediyor.
KARAYİPLERİN İŞBİRLİĞİ VE HAİTİ SORUNU
Karayipler, serbest dolaşımı geliştirmek için anlamlı adımlar atan bölgesel çerçeveleri ilerletirken, çoğunlukla bölgenin en büyük göçmen kaynağı ülkesi olan Haiti’yi kenarda bırakıyor. Karayip Topluluğu’nun (CARICOM) 15 Üye Devleti, 2023’te gerçek anlamda serbest dolaşımı uygulama taahhüdünü yeniledi. Ancak, bloğun tam serbest dolaşımının nihayetinde Haiti’yi de içermesi beklenirken, ülkenin siyasi ve güvenlik endişeleri ele alınana kadar uygulama olası görünmüyor.
Haiti’nin komşusu Dominik Cumhuriyeti ise, 2024’te 276 bini aşkın kitlesel iade de dahil olmak üzere, Haitililere yönelik ağırlıklı olarak kısıtlayıcı politikalara odaklanmaya devam ediyor. Bu durum, bölgesel dayanışmanın sınırlarını açıkça ortaya koyuyor.
qLatin Amerika ve Karayipler, göç yaklaşımlarında bir dönüm noktasında bulunuyor. Geçmiş on yıl, dayanışmanın büyük ölçekli düzenlemelere dönüştürülebileceğini ve milyonlarca Venezuelalıya geçici yasal statü ve dahil olma fırsatları sağlanabileceğini gösterdi.