2015’ten bu yana yaklaşık 4,5 milyon Suriyelinin Avrupa topraklarına sığınması, kıtanın ekonomik ve sosyal yapısını önemli ölçüde değiştirdi.
Ekonomik açıdan, mülteci krizi en azından kısa vadede çok ciddi maliyetler getirdi.
Ancak aynı zamanda, konunun uzmanları bu harcamaların uzun vadede ülke ekonomisinde yatırıma dönüşebileceğini vurguluyor. Örneğin, Oxford Üniversitesi’nden Ian Goldin, kısa vadede bile mültecilerin Alman ekonomisine dinamizm kattığını, yıllık büyümeye %0,2 katkı sağladığını belirtiyor.
Almanya’daki birçok sektörün yönetimi ve sendikaları, Suriyeli mültecilerin geri gönderilmesi durumunda ekonomide aksamalar yaşanabileceğini tekrar vurguluyor. Alman Taşımacılık Şirketleri Birliği (VDV) Başkanı, Suriyelilerin ülke içindeki trenlerde ve otobüslerde çalışmalarının hayati önem taşıdığını açıkladı.
Alman medyası, “Birçok alanda onlarsız yapamayız.” açıklamasını manşetlere taşıdı. Almanya genelinde sadece toplu taşıma alanında 2000 Suriyelinin sürücü olarak çalıştığı belirtiliyor.
Hristiyan Demokrat Birliğinin önde gelen siyasetçilerinden Jens Spahn, geri gönderme taleplerini “siyasi tribünlere oynamak” olarak nitelendirdi.
Alman Taşımacılık Şirketleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ingo Wortmann, “Çalışmak isteyen insanları ülkeden çıkarırsak Almanya’ya zarar veririz.” dedi.
Göçmen işçilerin çoğunluğu Avrupalı işçileri ikame etmekten ziyade onlara tamamlayıcı rol oynuyor. Mültecilerin istihdamı ciddi şekilde sınırlandırılmış durumda. Bu, yerel işsizliğe öncelik verilmesinden kaynaklanıyor ve mültecilerin iş bulmasını zorlaştırıyor. Ayrıca, iş gücü piyasası mültecilerin entegrasyonunu zorlaştırıyor.
Avrupa’nın yaşlanan nüfusu göz önüne alındığında mülteciler, önemli bir demografik fırsat sunuyor. Suriyeli mültecilerin %37’si üniversite mezunu ve her 10 mülteciden 3’ü kendi işini kurma potansiyeline sahip.
İstihdamı artırmaya yönelik politikalar ve başarılı bir ekonomik entegrasyon için atılan adımlar hem Avrupa Birliğine hem de Avrupa’da bulunan milyonlarca Suriyeliye fayda sağlayacaktır. Mülteci krizinin Avrupa ekonomisine etkisi, kısa vadeli maliyetler ve uzun vadeli potansiyel faydalar arasında bir denge oluşturuyor.
Başarılı bir entegrasyon, bu maliyetlerin zaman içinde yatırıma dönüşmesini sağlayabilir. Avrupa’nın bu süreçten çıkaracağı en önemli ders, farklılıkları bir zenginlik olarak görebilmek ve uzun vadeli, sürdürülebilir entegrasyon politikaları geliştirmek olacaktır.