Polonya Başbakanı Donald Tusk, Avrupa Birliği’nin (AB) sığınmacı kabul kurallarını düzenleyen Dublin Anlaşması’na artık uymayacaklarını resmen açıkladı. Tusk, kararın temel gerekçesini, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle ülkeye sığınan 3,5 milyonu aşkın Ukraynalı mültecinin yarattığı insani ve ekonomik yük olarak gösterdi.
Dayanışma Tek Taraflı İşlemiyor
Tusk, Varşova’da yaptığı açıklamada, “Polonya, AB’nin en büyük insani krizlerinden birini tek başına omuzluyor. Bu koşullarda, başka ülkelerden sığınmacı kabul etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. Ukrayna sınırındaki Polonya’nın bu hamlesi, AB içinde uzun süredir tartışılan “mülteci yükünün adil dağıtımı”ilkesini yeniden alevlendirdi.
Dublin Sistemi Neden Çatırdıyor?
1997’de imzalanan Dublin Anlaşması, sığınmacıların ilk girdikleri AB ülkesinde kayıt altına alınmasını öngörüyor. Ancak Akdeniz ülkeleri (Yunanistan, İtalya) ve İspanya gibi sınır devletleri, bu yükü tek başlarına taşıyamayacaklarını belirterek AB’yi yeniden yerleştirme programları oluşturmaya zorlamıştı. Polonya’nın bu programa katılmayı reddetmesi, AB’nin göç politikalarında yeni bir “bloklaşma” riskini gündeme getiriyor.
Polonya’nın kararı, Avrupa’da aşırı sağın yükselişe geçtiği ve Almanya, Fransa gibi ülkelerde seçimlerin yaklaştığı kritik bir döneme denk geldi. Uzmanlar, Varşova’nın bu adımının Macaristan ve Slovakya gibi mülteci politikalarında sert tutum alan diğer Doğu Avrupa ülkelerine örnek olabileceği uyarısını yapıyor. AB Komisyonu ise Polonya’yı “dayanışma ilkesini ihlal etmekle” suçlayarak konuyu acil gündem maddesi olarak ele alacağını duyurdu.
AB liderleri, 28-29 Haziran’daki zirve öncesi göç reformunu yeniden masaya yatıracak. Ukraynalı olmayan sığınmacıların Polonya sınırına yığılma riskine karşı, Frontex birlikleri de alarma geçirildi. İnsan hakları örgütleri, kararın “sığınma hakkını ihlal edeceğini” öne sürerek tepki gösterdi.