Avrupa’nın sembolik sınırsız dolaşım projesi Schengen Bölgesi, kuruluşunun 40. yıldönümünü karmaşık duygular ve geleceğine dair derin sorgulamalar eşliğinde karşılıyor. 14 Haziran 1985’te Lüksemburg’un küçük kasabası Schengen’de beş ülke (Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg) tarafından imzalanan anlaşma, zaman içinde 27 ülkeyi kapsayarak 400 milyondan fazla insanın pasaportsuz seyahat etmesini sağlayan devasa bir alana dönüştü. Ancak bu 40. yaşgünü, bölgeyi derinden sarsan krizlerin gölgesinde kutlanıyor.
Terör saldırıları, 2015-2016 mülteci krizi, COVID-19 pandemisinin getirdiği kapanma ve kontrol önlemleri ve son olarak Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Schengen’in temel taşı olan iç sınır kontrollerinin derinden sarstı. Pandemi sırasında neredeyse tamamen kapanan Avrupa’da, şu anda birçok ülke çeşitli gerekçelerle iç sınır kontrollerini sürdürüyor. Polonya, Çekya, Avusturya ve Slovakya düzensiz göç ve insan kaçakçılığı endişelerini gerekçe göstererek kontrollere devam ediyor.
GELECEĞİN SCHENGEN’İ
Schengen’in sürdürülebilirliği, etkili bir sınır yönetimi ve ortak bir göç politikası olmaksızın mümkün görünmüyor. AB’nin dış sınır ajansı Frontex’in yetki ve kaynakları artırılsa da, üye devletler arasında dayanışma eksikliği ve göç yükünün paylaşımı konusundaki anlaşmazlıklar sürüyor.
Yunanistan ve Bulgaristan gibi dış sınır ülkeleri, sınır güvenliğini (duvarlar, teknolojik sistemler) güçlendirmeye devam ederken, bu önlemler “geri itme” (pushback) iddialarıyla eleştirilere maruz kalıyor. Avrupa Komisyonu’nun Yeni Göç ve İltica Paktı’nın uygulanması, iç sınır kontrollerinin kalıcı hale gelmesini önlemede kilit rol oynaması bekleniyor.
Schengen’in geleceği, teknolojiye daha fazla entegrasyon ile şekilleniyor. Haziran itibarıyla uygulamaya giren Avrupa Giriş-Çıkış Sistemi (EES) ve takip eden yıllarda faaliyete geçecek Avrupa Seyahat Bilgi ve Yetkilendirme Sistemi (ETIAS), Schengen’e girişleri kökten değiştirecek. EES, vize muafiyeti ile seyahat eden üçüncü ülke vatandaşlarının biyometrik verilerini (parmak izi, yüz görüntüsü) ve giriş/çıkış kayıtlarını dijital olarak toplayacak. ETIAS ise bu vatandaşlar için önceden elektronik izin alınmasını zorunlu kılacak.