Almanya’da sınır politikası ve sığınma hakkı tartışmaları siyasi atmosferin merkezinde yer almaya devam ediyor. Hükümet ortakları CDU, CSU ve SPD arasındaki görüş ayrılıkları, bu hassas konunun geleceğini belirsiz kılıyor. Peki, planlanan düzenlemeler gerçekte neyi değiştirecek?
Aslında şu an için somut bir değişiklik yok. Henüz bir yasa düzenlemesi yapılmadı, ancak taraflar arasındaki görüşmelerde daha sert geri gönderme politikaları gündeme geldi. CDU ve CSU, şu an SPD’li Nancy Faeser’in başkanlığını yaptığı içişleri bakanlığının muhafazakarlara geçmesini istiyor. Bu, uygulanacak politikaların sertleşmesi anlamına gelebilir.
Bugün Almanya sınırlarında, kaçak girişleri engellemek amacıyla artan kontroller söz konusu. 2024 yılında yaklaşık 80 bin yasa dışı giriş tespit edildi ve bunların 47 bini geri çevrildi. Ancak göçmen akının engellenmesinde etkili olup olmayacağı tartışmalı.
Hukuki Engeller Neler?
AB hukuku, sığınma başvurusunda bulunmak isteyenlerin sınırda durdurulmasını yasaklıyor. Ancak CDU ve CSU, Almanya’nın komşu ülkeleriyle birlikte hareket ederek bu engeli aşmaya çalışıyor. Almanya’nın komşu ülkelerle önceden yaptığı geri kabul anlaşmaları, bazı hukukçulara göre bu konuda bir esneklik sağlayabilir. Ancak AB’nin Dublin Anlaşması bu tür uygulamaların önünde büyük bir engel olarak duruyor. Örneğin, İtalya Dublin kuralları gereğince Almanya’ya gelen göçmenleri kabul etmiyor.
Avusturya ise, Almanya’nın sığınmacıları resmi Dublin prosedürü olmadan geri göndermesinin AB hukukuna aykırı olduğunu söylüyor ve bu konuda Almanya ile aynı yolda ilerlemeyeceğini belirtiyor.
Geri Gönderme Ne Kadar Etkili?
Geri gönderilenlerin büyük bir kısmı birkaç gün içinde başka bir noktadan yeniden Almanya’ya girmeye çalışıyor. Polis sendikası yetkilileri, bu düzensiz akının durdurulması için daha sert tedbirler alınması gerektiğini savunuyor. Örneğin, Danimarka zaten Almanya ile olan sınırında bu uygulamayı başlatmış durumda. Ancak Danimarka, AB’nin sığınma ve entegrasyon politikalarından muaf olduğu için, Almanya’nın aynı yolu izlemesi kolay değil.
Aile Birleşimine Engel
SPD ve CDU arasındaki en hassas konulardan biri de aile birleşim hakkı. Halihazırda oturumu olan mülteciler, eşlerini ve çocuklarını Almanya’ya getirebiliyor. Ancak “geçici koruma” statüsüne sahip olanlar için bu hakkın kısıtlanması planlanıyor. Özellikle Suriyeli sığınmacıların ailelerini getirme hakkının iki yıl boyunca askıya alınması düşünülüyor. Bu da yılda 1.000 kişi olan aile birleşimi vizesi sayısının toplamda 24.000 kişi azalması anlamına geliyor. Pro Asyl gibi sivil toplum kuruluşları ise bu düzenlemeye sert şekilde karşı çıkıyor ve bunun aileleri uzun yıllar boyunca ayıracağını savunuyor.
Polisin Yükü Artacak
Sınır kontrollerinin artması ve içeride yasa dışı kalanların belirlenmesi için yeni uygulamalar getirilmesi, Almanya’daki Federal Polis Teşkilatı’nın iş yükünü ciddi oranda arttıracak. Koalisyon görüşmelerinde anlaşıldığı üzere, polis sadece sınırlarda değil, ülkenin iç kesimlerinde de kontrolleri sıkılaştıracak. Havaalanları, tren istasyonları ve büyük toplu taşıma merkezlerinde de kontrollerin artması planlanıyor.
Sınır politikası ve sığınma hakkı meselesi, Almanya’da siyasi dengeleri şekillendiren en kritik konulardan biri olmaya devam edecek. CDU ve CSU, göçmen politikalarını sertleştirme peşinde, SPD ise daha insancıl bir yol izlemek istiyor. Ancak bu süreçte Avrupa Birliği hukuku ve uluslararası mutabakatlar da belirleyici olacak. Görünen o ki, Almanya sınırlarındaki bu tartışma uzun sürecek.