Almanya, göç politikasında yeni ve tartışmalı bir sayfa açıyor. Thüringen eyaletinin Arnstadt kentindeki eski gençlik tutukevi, bu ay sonunda sınır dışı gözaltı merkezi olarak kapılarını açmaya hazırlanıyor.
Eyalet koalisyonu (CDU-BSW-SPD) geçen kasım ayındaki anlaşmasında söz verdiği bu adımı kaçakları yakalamaya yönelik bir güvenlik önlemi olarak savunuyor. İnsan hakları savunucuları ‘suçlu muamelesi’ yapıldığını vurgulayarak tesisi protesto ediyor. Protesto çağrısını Seebrücke ile yerel gruplar düzenlerken, “Her tutuklu hücrede aslında göçün kriminalize edildiği bir politikayı görüyorsunuz” eleştirisi öne çıkıyor.
Yeni merkezin ilk etapta yalnızca 10 yatak kapasitesi var; eyalet Göç ve Adalet Bakanı Beate Meißner, belediyelerden gelen verileri gerekçe göstererek yıllık 200 gözaltı ihtiyacından söz ediyor ve tesisin kısa sürede 37 yatağa çıkarılacağını söylüyor. Federal İçişleri Bakanlığı’na göre ülke genelinde 790 geri gönderme gözetim yeri bulunuyor.
Arnstadt’taki gelişme, Berlin’de yeniden alevlenen Afganistan’a geri gönderme tartışmasıyla da kesişiyor. Federal Göç ve Mülteciler Dairesi’nin (BAMF) Mayıs ayı verilerine göre, Almanya’da 11 bin 423 Afgan vatandaşı fiilen sınır dışı edilmesi gereken konumda. Bunların 9 bin 602’si Duldung ile geçici koruma altında. İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt (CSU), “Taliban’la doğrudan müzakere” fikrini ortaya atarak geri gönderme kanallarını açmak istiyor.
Alman Ceza İnfaz Yüksek Mahkemesi, 2014 kararında, cezaevi kampüsü içinde ayrı bir bina da olsa, geri gönderme hücreleri hapishane statüsüne sokar diyerek benzer projeleri tartışmalı kılmıştı. Buna karşın Thüringen makamları, Arnstadt’taki binanın bağımsız ve daha ziyade açık görüş-zamanlı olacağını savunuyor.
Almanya’da yükselen siyasi baskı ve kamuoyu kaygıları, bürokrasiyi gözaltı merkezleriyle güç gösterisi yapmaya yönlendiriyor. Mülteciler, hukuki belirsizlik ve toplumsal baskı arasında sıkışmış durumda.