Donald Trump, başkanlık koltuğuna yeniden oturur oturmaz düzensiz göçmenlere yönelik sert politikalarını devreye soktu. Göçmenlerin sınır dışı edilmesiyle ilgili “ulusal acil durum” ilan eden Trump, 20 milyon kişiyi etkileyebilecek geniş çaplı bir operasyon hazırlığında. Bu durum, özellikle ABD-Meksika sınırındaki göçmenler için bir insani krize dönüşebilir.
Trump’ın başkanlık koltuğuna oturur oturmaz, göçmenlerin sınır geçişlerini düzenleyen CBP One uygulaması üzerinden alınan randevular iptal edildi. Tijuana sınır kapısında toplanan binlerce insan, uygulamaya bir daha ulaşamadıklarını ifade ederken, “Kapılar yüzümüze kapandı. Beklediğimiz umut dolu hayat, elimizden alındı,” diye duygularını ifade ediyor.
Göçmenlere Yönelik Plan
Trump’ın politikalarının odak noktası, ABD’de yaşayan 11 ila 14,5 milyon düzensiz göçmen ve geçici koruma statüsüne sahip kişiler. Özellikle suç kaydı bulunan 425 bin kişinin sınır dışı edilmesi ilk hedef olarak belirlenmiş durumda. Ancak gerçek rakamların çok daha yüksek olduğu yönünde. Trump, daha önceki başkanlık döneminde yasal ve lojistik zorluklar nedeniyle yalnızca 1,5 milyon kişiyi sınır dışı edebilmişti. Bu kez daha kapsamlı bir planla 100 bin yeni personelin işe alınması ve yeni gözaltı merkezlerinin inşası gibi hazırlıklar yapılıyor.
Düzensiz göçmenlerin 4 milyondan fazlasını Meksikalılar oluşturuyor. Meksika’dan sonra El Salvador, Guatemala ve Honduras diğer ülkeler.
Ekonomik ve İnsani Bedeller
Düzensiz göçmenler sadece sınır kapılarında değil, ABD ekonomisinin kalbinde de önemli bir yeri var. Tarım, inşaat ve hizmet sektörlerinde çalışan bu kişiler, iş gücünün yüzde 5’ini oluşturuyor. Amerikan Göçmenlik Konseyi, milyonlarca göçmenin iş gücünden çekilmesinin ekonomiye 1,7 trilyon dolarlık bir kayıp yaratabileceğini öngörüyor. Çiftlik sahipleri ve inşaat şirketleri, bu kaybın gıda tedarik zincirinde ve projelerde ciddi aksamalara yol açabileceği konusunda uyarıyor.
Fakat mesele sadece ekonomik boyutla sınırlı değil. Sınırda bekleyen ailelerin bireysel trajedileri her geçen gün daha da belirginleşiyor. Tijuana’daki barınma merkezlerinde çalışan gönüllüler, göçmenlere destek olmaya çalışsa da çaresizlik hissi giderek artıyor. Göçmenler için kurulan geçici barınaklarda, insanlar geleceklerinden ve insanlığa dair umutlarından kopmamak için mücadele veriyor.
Tijuana sınırındaki dikenli tellerin ötesinde hayallerini benzeyen binlerce insan var. Ancak o hayaller kapanan kapıların ardında. Göçmenlerin yaşadığı bu kriz, yalnızca sınır kapılarında değil, insanlık değerlerini sınayan politikalar arasında da yankı buluyor.
Trump’ın sert politikaları, bir ulusun güvenlik kaygılarını insani değerlerin önüne koyarken, milyonlarca hayatın geleceğini belirsizliğe sürüklüyor. Bu süreçte kazanan olmayacak. Sınır dışı edilen göçmenlerle birlikte, insanlık da bu sınırda bir şeyler kaybedecek.
