Donald Trump’ın ikinci başkanlık dönemi, ABD göçmenlik politikalarında tarihi bir dönüşümü beraberinde getiriyor. “Remigrasyon (Geri Göç) Ofisi” kurulumu, 150 milyar dolarlık sınır duvarı fonu ve Afgan mültecilerin koruma statüsünün sonlandırılması gibi birbirine bağlı hamleler, yalnızca ABD’deki 11 milyon göçmeni değil, küresel insani yardım sistemini de derinden sarsıyor. Son 100 günde alınan radikal kararlar, uluslararası insan hakları örgütlerini harekete geçirirken, “Amerika’nın göç savaşları” yeni bir evreye giriyor.
ETNİK TEMİZLİK KURUMSALLAŞIYOR
Dışişleri Bakanlığı bünyesinde kurulması planlanan “Remigrasyon Ofisi”, Avrupa aşırı sağının “göçmenlerin kitlesel geri gönderilmesi” fikrini ilk kez ABD devlet aygıtına taşıyor. 136 sayfalık kongre belgesine göre, ofisin görevi gönüllü dönüşleri teşvik etmek.
Yasa dışı göçmenler ile başlayacak süreç, “entegrasyon sağlayamayan” yasal göçmenleri ve vatandaşlık başvurusu reddedilenleri kapsayacak. Dışişleri, İç Güvenlik ve Savunma Bakanlığı arasında koordinasyon sağlayarak sınır dışı operasyonlarını merkezileştirecek.
Global Project Against Hate and Extremism Başkanı Wendy Via, “Bu açık bir etnik temizlik planı. ABD’nin bunu devlet politikası haline getirmesi ürkütücü” uyarısını yapıyor.
GÖÇMEN HAKLARI BUDANIYOR
Temsilciler Meclisi’nde onaylanan “Göçmenlik Mirası Yasası”, Trump’ın politikalarını kalıcı kılmak için tasarlandı. 46.5 milyar dolar ile ABD-Meksika sınırına ek duvar inşa ediliyor. Sığınma başvuru ücretleri 600$’a çıkarılarak aile birleşim kotaları kısıtlanacak. Federal yargıçların göçmenlik kararlarına müdahale yetkisi sınırlandırılacak. 10.000 yeni göçmenlik memuru ile sınır dışı kapasitesinin artırılacak.
Tasarı, önümüzdeki 10 yılda 3.8 trilyon dolar bütçe açığı yaratma riskine rağmen, Senato’da Cumhuriyetçilerin acil onay hedefiyle ilerliyor. İnsan hakları örgütleri, “Bu yasa, yasal göç yollarını ekonomik ve bürokratik olarak çökertmeyi amaçlıyor” diyor.
EN SERT DARBE AFGAN MÜLTECİLERE
Trump yönetiminin en sert darbesi, Taliban rejiminden kaçan 14.600 Afgan mülteciyi vurdu. İç Güvenlik Bakanlığı, “Afganistan’ın güvenliği iyileşti” gerekçesiyle Geçici Koruma Statüsü’nü (TPS) Temmuz 2025’te sonlandırma kararı aldı.
Afgan vatandaşları ise Afganistan’a dönmeleri halinde kızların eğitiminin yasak olduğunu, Amerika’da kendilerine birer geleceğin beklediğini ancak geri dönmeleri halinde ise kendilerini ölümün beklediğini belirtiyorlar. Operation Allies Welcome kapsamında gelen 78 bin Afgan’dan 300’ü Bowling Green’de yaşıyor.
Trump’ın dış politika hamleleri, göçmenlik politikalarıyla doğrudan bağlantılı. HIV programları, anne-çocuk sağlığı ve mülteci yardımlarında 21.5 milyar dolarlık kesintiye gidildi. Güney Afrika’da HIV ile mücadele programlarının iptali ve “beyaz çiftçilere zulüm” iddiasıyla Afrikaner mültecilere özel statü sağlandı. El Salvador hapishanelerine Venezüellalı sınır dışı edilenler gönderildi. Kosta Rika’ya Türkiye, Özbekistan ve Çin vatandaşları dahil 200 göçmenin sevk edildi.
Amnesty International raporu, kesintilerin Guatemala’da tecavüz mağduru kadınların, Yemen’de açlık sınırındaki çocukların ve Güney Sudan’da savaş mağdurlarının hayatını riske attığını belgeledi.
ABD Yüksek Mahkemesi, Venezuelalıların “Yabancı Düşmanlar Yasası” kapsamında hızla sınır dışı edilmesini geçici olarak durdurdu. Texas Bölge Mahkemesi, Venezuelalı göçmenlerin sınır dışı edilmesini “hukuka aykırı” ilan etti. Ancak Trump yönetimi, mahkeme kararlarını “yargı engelini aşma” stratejisiyle bypass etmeye çalışıyor.