Anasayfa » Türkiye’de Gülen Hareketi’ne Yönelik Acımasız Baskılar ve Yaygın Hak İhlalleri

Türkiye’de Gülen Hareketi’ne Yönelik Acımasız Baskılar ve Yaygın Hak İhlalleri

Yazar editor site
226 Görüntüleme
A+A-
Sıfırla

Bu yazı, Finlandiya Göçmenlik Servisi’nin 2023 yılı Ekim ayında Ankara ve İstanbul’da gerçekleştirdiği saha araştırmasına dayanmaktadır. Rapor, Türkiye’de Gülen Hareketi ile ilişkilendirilen bireylerin karşılaştıkları güvenlik operasyonlarını, insan hakları ihlallerini ve toplumsal muameleyi detaylandırmaktadır. Yazıda, operasyonların devam ettiği, bu kişilerin rastgele ve keyfi olarak hedef alındığı ve çeşitli sosyal, ekonomik ve hukuki haklarının ciddi şekilde kısıtlandığı vurgulanmaktadır.

Giriş

Türkiye’de Gülen Hareketi ile ilişkilendirilen bireyler, özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra ciddi baskılara maruz kalmışlardır. Bu baskılar, güvenlik operasyonları, tutuklamalar, mal varlıklarına el koymalar ve kamu görevlerinden ihraçları içermektedir. Ayrıca, bu kişilere yönelik insan hakları ihlalleri ve toplumsal dışlanma, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal yapısında derin izler bırakmıştır.

Güvenlik Operasyonlarının Devamı

Türkiye’de Gülen Hareketi ile ilişkilendirilen kişilere yönelik güvenlik operasyonları, 15 Temmuz 2016’dan bu yana hız kesmeden devam etmektedir. 2023 yılında yapılan operasyonların sayısı, her hafta bir veya iki yeni operasyonun düzenlendiğini göstermektedir. Bu operasyonlar, devletin resmi kanallarında sıklıkla duyurulmakta ve yüzlerce kişinin gözaltına alındığı rapor edilmektedir. Gülen Hareketi ile ilişkilendirilen yaklaşık 2 milyon kişinin soruşturulduğu ve bunların önemli bir kısmının tutuklandığı belirtilmiştir.

Hedef Alınan Kişiler ve Rastgelelik

Gülen Hareketi ile ilişkilendirilen kişilere yönelik güvenlik operasyonları, rastgele ve keyfi bir şekilde yürütülmektedir. İnsan hakları örgütleri, bu operasyonların son derece belirsiz kriterlere dayandığını ve yerel düzeydeki polis ve istihbarat birimlerinin bu operasyonları nasıl yürüttüğüne göre değişiklik gösterdiğini belirtmektedir. Bu durum, sıradan bireylerin bile ciddi baskılara maruz kalabileceği anlamına gelmektedir. Örneğin, sadece suçlu olduğu iddia edilen biriyle arkadaşlık etmek, bir kişinin Gülen Hareketi ile ilişkilendirilmesine yol açabilir.

Güvenlik Operasyonlarında Hedef Alınan Gruplar

Kamu Görevlileri ve Güvenlik Güçleri

Gülen Hareketi ile ilişkilendirilen kamu görevlileri ve güvenlik güçleri mensupları, darbe girişiminin hemen ardından hedef alınmış ve bu süreç devam etmektedir. Özellikle askeri personel, öğretmenler ve devlet memurları üzerindeki operasyonlar hala sürmektedir. Bu kişilerin çoğu, daha önce hiç suç işleme geçmişi olmayan bireylerdir ve ilk kez bu operasyonlar nedeniyle yargılanmaktadırlar.

“Yeniden Yapılanma” Operasyonları

Gülen Hareketi ile ilişkilendirilen kişilere yönelik güvenlik operasyonları, son dönemde daha çok “yeniden yapılanma” adı verilen operasyonlar etrafında şekillenmektedir. Bu operasyonlar, cezaevinde bulunan Gülen Hareketi mensuplarının ailelerine maddi yardımda bulunan kişileri hedef almaktadır. Bu yardım faaliyetleri, devlet tarafından örgütün yeniden yapılanma çabası olarak nitelendirilmekte ve ciddi cezai yaptırımlarla sonuçlanmaktadır.

“Ankesörlü Telefon” Soruşturmaları

Ankesörlü telefonlar üzerinden gerçekleştirilen aramalar, Gülen Hareketi’ne mensup olduğu iddia edilen askerler ve kamu görevlileri için ciddi bir delil olarak kullanılmakta ve bu kişiler hakkında yeni soruşturmalar başlatılmaktadır. Bu tür soruşturmalar, genellikle “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla sonuçlanmakta ve bireyler uzun süreli hapis cezalarına çarptırılmaktadır.

İnsan Hakları İhlalleri

Gülen Hareketi ile ilişkilendirilen bireyler, ciddi insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Tutuklamalar, gözaltılar, işkence ve kötü muamele, bu kişilere yönelik başlıca ihlaller arasında yer almaktadır. Bu kişiler, aynı suçtan birden fazla kez yargılanabilmekte ve bu durum, hukukun temel ilkelerine aykırı olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, bu kişilerin sosyal güvenlik hakları, emeklilik gibi temel hakları da ellerinden alınmaktadır.

Toplumsal Muamele ve Sosyal Dışlanma

Gülen Hareketi ile ilişkilendirilen kişiler, devletin baskılarının yanı sıra toplum tarafından da dışlanmaktadır. Bu dışlanma, iş bulma imkanlarını kısıtlamakta ve sosyal çevrelerinde marjinalleşmelerine neden olmaktadır. Toplumun geniş kesimlerinde bu kişilere karşı olumsuz bir bakış açısı hakim olup, bu durum onların gündelik yaşamlarını olumsuz etkilemektedir. Toplum, bu kişileri hain olarak görme eğilimindedir ve bu da onları sosyal olarak tecrit etmektedir.

Kadınlara Yönelik Özel Muamele

Gülen Hareketi ile ilişkilendirilen kadınlar, hem devletin hem de toplumun hedefi haline gelmektedir. Kadınlar, özellikle eşlerinin veya aile üyelerinin Gülen Hareketi ile ilişkisi nedeniyle cezalandırılmakta ve bu durum onların iş bulma olanaklarını daha da kısıtlamaktadır. Kadınların iş hayatında karşılaştıkları zorluklar ve sosyal baskılar, onları daha da savunmasız hale getirmektedir.

Çocuklar ve Gençler

Gülen Hareketi ile ilişkilendirilen çocuklar, ailelerinin geçmişi nedeniyle damgalanmakta ve bu durum, onların gelecekteki yaşamlarını olumsuz etkilemektedir. Bu çocuklar, eğitim hayatlarında ve iş başvurularında ayrımcılığa maruz kalmakta ve sosyal dışlanmaya maruz kalmaktadırlar. Özellikle, darbe girişimi sonrasında doğan veya reşit olan gençlerin, ebeveynlerinin geçmişi nedeniyle suçlandığı ve yargılandığı örnekler artmaktadır.

İş Dünyası ve Yolsuzluk

Gülen Hareketi ile ilişkilendirilen iş insanları, genellikle mal varlıklarına el konulması ve işletmelerinin kapatılması gibi yaptırımlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bununla birlikte, bazı iş insanlarının yüklü miktarda rüşvet ödeyerek bu soruşturmalardan kurtuldukları belirtilmektedir. Bu durum, Türkiye’deki yolsuzluk ve adaletsizlik sorunlarını bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Sonuç

Türkiye’de Gülen Hareketi ile ilişkilendirilen bireyler, hem devletin güvenlik operasyonları hem de toplumun dışlayıcı tutumları nedeniyle ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalmaktadır. Bu durum, Türkiye’deki mevcut siyasi ve toplumsal iklimin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Güvenlik operasyonlarının devam ettiği, rastgele ve keyfi bir şekilde hedef seçildiği bir ortamda, bu kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin ciddi şekilde ihlal edildiği görülmektedir.


Uyarı
Bu sitede yayımlanan makaleler, sitemize ait olup izinsiz kullanılamaz, çoğaltılamaz, kaynak gösterilmeden yayımlanamaz.
Ayrıca hukuki sorumluluk içermez, bu bilgileri kullanarak yapacağınız işlerden doğacak sonuçlardan sorumluluk kabul edilmemektedir. Hukuki mağduriyet yaşamamanız için bir hukuk bürosuna veya bizlere ulaşınız.

Kaynak Bağlantı

Finlandiya Göçmenlik Servisi Raporu

Benzer Yazılar

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Politikası

Gizlilik Politikası