Anasayfa » TÜRKİYE’NİN ADALET PALASINDA KIZ ÇOCUKLARI DAVASI

TÜRKİYE’NİN ADALET PALASINDA KIZ ÇOCUKLARI DAVASI

Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun!

Yazar Habereditor
176 Görüntüleme
A+A-
Sıfırla
Kız Çocukları davası

İstanbul’un gri duvarları arasında, bir mahkeme salonunda oynanan bu kara mizah, adaletin değil, siyasi baskının perdesini aralıyor. 41 gencin, çoğu kadın ve öğrenci, “terör” kılıfıyla yargılandığı Kız Çocukları Davası, Türkiye’nin adalet sisteminin nasıl bir kukla tiyatrosuna dönüştüğünü gözler önüne seriyor. Fransız avukat Anaïs Lefort’un aktardığına göre, bu dava ne silahla ne şiddetle ne de anayasayı devirmekle ilgili. Peki genç kadınların suçu ne? Birlikte ders çalışmak, ev temizlemek, hatta çöp çıkarmak!

Telegram’da Grup Kurmak, Dini İbadet Terör Eylemi

Duruşma tutanakları, bir distopya senaryosunu andırıyor. Sanıklara yöneltilen sorular, adeta George Orwell’in “1984”ünden fırlamış:

“Neden Google Meet kullandınız?”,

“Çöpleri neden akşam değil de sabah çıkardınız?”,

“Evde namaz kılıyor musunuz?”.

Avukat Lefort’un deyimiyle, “Bu sorular, gençleri kodlu dil kullanmakla suçlamak için çaresiz bir çaba. Oysa ortada sadece sıradan bir gençlik var: Ders çalışan, sosyalleşen, inancını yaşayan…”

Mahkeme, dini pratikleri bile suç delili olarak sunmanın sınırlarını zorladı.

Genç kadınlara,

“Kur’an okudunuz mu?”,

“Dini sohbetler yaptınız mı?” diye soruldu.

Lefort isyan ediyor: “Bu sorular, bir terör davasında değil, ancak bir engizisyon mahkemesinde sorulur! İnanç, suç unsuru olamaz!”

Mahkeme sürecinin kendisi bile trajikomik: Savcı duruşma sırasında sürekli dışarı çıkıp telefonla konuşuyor, hâkimler sessiz birer figüran. Fransa’daki terör davalarıyla kıyaslayan Lefort, “Orada savcılar delil peşinde koşar; buradaysa delil üretmek için gençlerin günlük rutini parçalanıyor.” diyor.

Anne-Kız Mahkemesi

Bir anne ve kızı, aynı salonda sanık sandalyesinde. Mahkeme başkanı önce kızı sorguluyor, sonra anneye dönüp aynı soruları yöneltiyor. Lefort’un vurgusu çarpıcı: “Bu, hukuk değil, aile bağlarını kırmaya yönelik sistematik bir şiddet!” Serbest kalan üç genç için sevinç çığlıkları atılırken, cezaevinde kalan iki kadının anneleri avukatlara sarılıp ağlıyor:

“Kızım ne zaman eve dönecek?”

Lefort’a göre bu dava, 2016 sonrası Türkiye’deki “düşman yaratma” siyasetinin bir uzantısı: “İktidar, gençleri, kadınları, muhalif sesleri ‘tehdit’ diye yaftalayarak korku imparatorluğunu besliyor. Hedef, özgürlük talebini susturmak!”

Batı’ya seslenen Lefort, Avrupa’nın, insan hakları nutukları atarken, Türkiye’de genç kadınlar ders çalıştıkları için hapse atılmasına sessiz kalmamasını ve suça ortak olmamasını istiyor.

İki genç kadın hâlà tutsak. Aileler, her duruşmada bir parça daha eriyor. Peki bu dava kime ders veriyor? Bu sorunun cevabı: “Gençler sessiz kalın!” denmek isteniyor. Bugün Dünya Kadınlar Günü. 21. yüzyılda yaşanan bu olay böyle bir günde kara leke olarak Türkiye’ye yeter de artar bile.

Benzer Yazılar

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Politikası

Gizlilik Politikası