Anasayfa » ADI KONULMAMIŞ EN ZALİM AY

ADI KONULMAMIŞ EN ZALİM AY

Yazar Habereditor
51 Görüntüleme
A+A-
Sıfırla
En zalim ay

“Nisan en zalim aydır…”

Bu dizeler şair T.S. Eliot’a ait. Her yıl Nisan ayı geldiğinde bu dizeler insanlık tarihinin en büyük acılarını ve trajedilerini hatırlatmak için sıklıkla kullanılır. Soykırımlar, savaşlar ve insanlığa karşı işlenen suçların hafızalarda yeniden canlandığı bu ay, aynı zamanda günümüzün çözüm bekleyen insani krizlerini de gözler önüne seriyor.

Geçtiğimiz yüzyılın önemli trajedileri arasında yer alan Ruanda (1994), Kamboçya (1975), Darfur (2003) ve Ermeni Soykırımı (1915), uluslararası toplumun “Bir Daha Asla” vaadinin ne kadar zayıf kaldığını gösteriyor. Bu soykırımlar, Birleşmiş Milletler’in 1948 yılında kabul ettiği Soykırım Sözleşmesi’nin de yetersizliklerini ortaya koyuyor.

Soykırım tanımı, ilk olarak 1941 yılında İngiltere Başbakanı Winston Churchill’in “adı konulmamış bir suç” ifadesinin ardından Raphael Lemkin tarafından insanlık literatürüne kazandırıldı. Soykırım Sözleşmesi ise 1948’de BM tarafından kabul edildi. Ancak tanımın yasal ve uygulamadaki kısıtlılığı, soykırım suçlarının önlenmesini güçleştiriyor. Örneğin, soykırım tanımındaki “özel kasıt” şartı, suçun ispatlanmasını ve cezalandırılmasını neredeyse imkânsız hâle getiriyor. Ayrıca tanımın sadece etnik, ulusal, ırksal ve dini grupları kapsaması, siyasi ve sosyal gruplara yönelik katliamları soykırım kapsamında değerlendirilmesini engelliyor. Bu bağlamda Kamboçya’daki Kızıl Kmer rejiminin siyasi nedenlerle işlediği katliamlar, teknik olarak soykırım sayılmadı.

Günümüzde Myanmar’da Rohingya Müslümanları, Çin’de Uygur Türkleri, Etiyopya’nın Tigray bölgesindeki siviller ve Gazze’deki Filistinliler gibi birçok topluluk, soykırım iddialarıyla karşı karşıya. Myanmar ordusunun Rohingya halkına yönelik katliamları ve kitlesel sürgünleri, Çin’in Uygurlara yönelik kamplarda zorla alıkoyma, işkence ve kültürel asimilasyon politikaları; Etiyopya’da Tigre halkına karşı sistematik açlık politikası ve Gazze’de İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırıları uluslararası toplumun gündemini meşgul ediyor. Ancak BM, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı gibi kurumların siyasi engeller nedeniyle etkili adımlar atamaması, bu suçların önlenmesini ve sorumluların cezalandırılmasını zorlaştırıyor.

Soykırım tanımındaki bir diğer eksiklik, saldırı yöntemlerinin zaman içinde değişmesiyle ortaya çıkıyor. İlk dönemlerde açıkça ifade edilen saldırı yöntemleri, günümüzde daha karmaşık ve gizli yöntemlere evrildi. Bu nedenle, mevcut tanımın güncellenmesi gerektiğine dair çağrılar giderek artıyor.

Büyük devletlerin ekonomik ve stratejik çıkarları da insan hakları ihlallerine karşı etkili adımlar atmalarını engelliyor. BM Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisi bulunan ülkelerin siyasi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi, BM’nin uluslararası müdahalelerde bulunmasını zorlaştırıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetkisinin sınırlı oluşu ve Uluslararası Adalet Divanı’nın siyasi baskılardan uzak hareket edememesi, soykırım suçlarının cezalandırılmasını engelliyor.

Bu bağlamda uluslararası hukukçular, Soykırım Sözleşmesi’nin günümüz koşullarına göre yeniden tanımlanmasının ve güçlendirilmesinin önemini vurguluyor. Soykırım tanımına siyasi ve sosyal grupların eklenmesi, “özel kasıt” şartının hafifletilmesi ve saldırı yöntemlerinin güncellenmesi gerektiğine dair öneriler gündemde. Uluslararası toplumun gerçekten “bir daha asla” diyebilmesi için siyasi iradenin güçlendirilmesi ve hukuki mekanizmaların yeniden şekillendirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, tarihin karanlık sayfalarına yeni trajediler eklenmeye devam edecek ve insanlık “bir daha asla” sözünü gerçekleştirmekten uzak kalacak.

Benzer Yazılar

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Politikası

Gizlilik Politikası