Zorla kaybetme, devlet görevlileri veya devletin onayıyla hareket eden kişiler tarafından gerçekleştirilen, bir bireyin zorla alıkonulması ve akıbetinin gizlenmesi anlamına gelir. Bu tür olaylar, kişinin hukuki koruma dışında bırakılmasıyla sonuçlanır. Uluslararası hukuk kapsamında, zorla kaybetme hem bir insan hakları ihlali hem de yaygın şekilde yapıldığında insanlığa karşı suç olarak kabul edilir.
Türkiye’de Zorla Kaybetmeler ve Hizmet Hareketi’ne Yönelik Baskılar
Türkiye’de zorla kaybetme vakaları, özellikle 1990’lı yıllarda Kürt muhaliflerine karşı yoğun bir şekilde kullanılmıştır. 2016 darbe girişimi sonrası ise bu uygulama tekrar gündeme gelmiştir, özellikle Hizmet Hareketi üyeleri hedef alınmıştır. Türkiye, Hizmet Hareketi’ne bağlı bireyleri sadece ülke içinde değil, yurt dışında da kaçırıp zorla Türkiye’ye getirme gibi uygulamalara başvurmuştur. Örneğin, Malezya ve Kosova gibi ülkelerde Hizmet mensupları zorla alıkonmuş ve Türkiye’ye iade edilmiştir. Bu kişiler, genellikle gizli işkence merkezlerinde tutulmuş ve resmi gözaltı süreci başlamadan önce zorla kaybedilmişlerdir. Türkiye’nin bu eylemleri uluslararası insan hakları örgütleri tarafından kınanmış, ancak birçok vakada etkili soruşturmalar yapılmamıştır.
Yurt Dışındaki Kaçırma Olayları: Alparslan Taşçı ve Diğerleri
Son dönemde, Türkiye’nin yurt dışındaki operasyonları kapsamında Kenya’da Alparslan Taşçı ve üç diğer Türk vatandaşı kaçırılmıştır. 18 Ekim 2024’te, Alparslan Taşçı ve diğer gönüllü eğitimciler, Kenya’da siyah bir araçla kaçırılmış, üçü serbest bırakılmış ancak 20 Ekim’de; Mustafa Genç, Hüseyin Yeşilsu, Alparslan Taşçı ve Öztürk Uzun yeniden alıkonulmuştur. Bu olay, Türkiye’nin yurt dışındaki kaçırma operasyonlarının devam ettiğini ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu göstermektedir. Kenya’da kaçırılan bu gönüllülerin durumu belirsizdir ve hayatlarından endişe edilmektedir.
Bu kaçırmaların arkasında, Türkiye’nin Hizmet Hareketi üyelerine yönelik sistematik baskı ve “zorla kaybetme” politikasının devamı olduğu belirtiliyor. İnsan hakları örgütleri bu tür kaçırmaları uluslararası hukukun açık ihlali olarak nitelendirmiş ve Türkiye’yi bu uygulamalara son vermesi için kınamıştır.
Sonuç Olarak:
Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik zorla kaybetme ve kaçırma politikası, hem Türkiye içinde hem de uluslararası alanda devam eden bir insan hakları ihlali olarak öne çıkıyor. Alparslan Taşçı ve arkadaşlarının Kenya’da kaçırılması, bu baskının son örneği olarak gösterilebilir. Uluslararası toplumun bu vakalara karşı harekete geçmesi ve bu kişilerin güvenliğinin sağlanması aciliyet taşımaktadır.
Uyarı
Bu sitede yayımlanan makaleler, sitemize ait olup izinsiz kullanılamaz, çoğaltılamaz, kaynak gösterilmeden yayımlanamaz.
Ayrıca hukuki sorumluluk içermez, bu bilgileri kullanarak yapacağınız işlerden doğacak sonuçlardan sorumluluk kabul edilmemektedir. Hukuki mağduriyet yaşamamanız için bir hukuk bürosuna veya bizlere ulaşınız.
