Birleşmiş Milletler destekli Global Camp Coordination and Camp Management (CCCM) Cluster, Gazze Şeridi’ndeki tahliye alanlarına ve sığınak olarak kullanılan kamplara yönelik tekrar eden saldırıları “kabul edilemez” olarak nitelendirerek derin endişe duyduğunu açıkladı. CCCM, sivillerin korunduğu bu geçici barınma bölgelerine yönelik doğrudan hava taarruzlarının “artan bir yaygınlığa” ulaştığını kaydetti ve derhal durdurulmasını talep etti .
CCCM’nin açıklamasına göre, 15–25 Mayıs tarihlerinde neredeyse 180.000 kişi, İsrail’in yeniden başlattığı askeri operasyonlar nedeniyle zorunlu göçe maruz kaldı. 18 Mart’taki ateşkesin çöküşünden bu yana toplamda yaklaşık 616.000 kişi en az bir kez, bazıları ise on kez olmak üzere yer değiştirmeye zorlandı . Bu toplu hareketlilik, “kırılgan geri dönme kazanımlarının” geri alınmasına yol açarken, insanları kalacak güvenli alan bulamadan sürekli yeni kamplara sevk ediyor.
Gazze’nin %65’ine Fiili Ulaşmak Mümkün Değil
OCHA’nın 4 Nisan 2025 tarihli raporu, Gazze topraklarının %65’inin fiili olarak ulaşılamaz veya zorunlu tahliye emri altında olduğunu ortaya koyuyor. Sadece son iki haftada 280.000’den fazla kişi yerinden edildi; okullar, hastaneler ve toplu barınaklar sürekli bombardımana hedef oluyor .
CCCM, “süregelen yardım ablukası” nedeniyle sivil halkın barınma, sağlık ve temel ihtiyaçlara erişiminin güvencesiz hale geldiğini vurguladı. Kamplardaki çadırlar, okullar ve hastaneler dahil sivil altyapı “ayırt edilmeksizin” vuruluyor; bu durum, insani yardım çalışanlarının çalışmalarını da ciddi şekilde sekteye uğratıyor .
Kesintisiz İnsani Yardıma İzin
İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, 26 Mayıs’ta İsveç Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla İsrail’in Stockholm Büyükelçisi’ni insani yardımın Gazze’ye ulaştırılmamasına tepki olarak çağıracağını açıkladı. Kristersson, “BM ilkelerine uygun, kesintisiz insani yardıma izin verilmesi” çağrısında bulundu .
CCCM Cluster, tüm taraflara uluslararası insancıl hukuka riayet etme, yerinden edilen sivillerin korunması ve engellenen yardımların serbest bırakılması yönünde baskı yapılması gerektiğini belirtti. Küresel insan hakları örgütleri de bu taahhütlerin yerine getirilmemesinin mağdurlara ihanet anlamına geleceği uyarısında bulunuyor.