Anasayfa » Göç ve sınırlar: Avrupa’nın şartlı özgürlüğü

Göç ve sınırlar: Avrupa’nın şartlı özgürlüğü

Yazar Habereditor
71 Görüntüleme
A+A-
Sıfırla
Serbest Dolaşımın Sonu mu?

On yıl önce, Angela Merkel, Avrupa’ya yönelen Suriyeli mülteci dalgasına dair tarihi bir açıklama yaptı: “Wir schaffen das” (Başarabiliriz). Bu üç kelime, Almanya’nın değil, tüm Avrupa Birliği’nin (AB) sınır politikalarını kökten değiştirdi. O dönem Avrupa’nın Kraliçesi olarak anılan Merkel, Almanya’nın göç akınını kaldırabilecek güçte olduğunu savunmuştu. Ancak şimdi, AB’nin iç sınırlarının kırılganlığı nedeniyle tüm üye ülkeler etkilendi.

Bugün, bir İngiliz diplomatın yüzyılın en yıkıcı politikası dediği bu kararın sonuçlarıyla yüzleşen Avrupa, serbest dolaşım idealinden hızla uzaklaşıyor. 2015’te başlayan göç dalgası, Brexit’in tetikleyicilerinden biri oldu. İnsan kaçakçılığı beslendi ve popülist hareketler güçlenerek kıta çapında siyasi istikrarsızlığa yol açtı. Merkel’in “Mülteci sorununda başarısız olursak, Avrupa’nın temel değerleri yok olur” uyarısı ise trajik bir kehanete dönüştü. AB’nin kurucu ilkelerinden biri olan serbest dolaşım, fiilen askıya alındı.

SINIR KONTROLLERİ YENİ NORM HALİNE GELDİ

Polonya, Slovenya, İtalya, Avusturya, Hollanda, Danimarka, İsveç, Fransa ve Almanya olmak üzere dokuz AB ülkesi geçici sınır kontrollerini süresiz uzatıyor. 2015’ten bu yana AB genelinde 7.5 milyonu aşkın sığınma başvurusu yapılırken, Merkel’in hoşgeldin kültürü ise unutuldu. Göçmen kabul sistemleri çöken ülkeler, düzensiz göç olarak adlandırılan akınlarla her alanda mücadele etmeye başladı.

Mültecileri Ruanda’ya göndermeyi planlayan İngiltere örneği, artık AB’de de yankı buluyor. Avusturya ve Almanya, sığınma başvurularını üçüncü ülkelerde değerlendirecek Ruanda modelini masalarında tutuyor. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, 2023’te Arnavutluk’la benzer bir anlaşma imzaladı ancak Avrupa Adalet Divanı’nın itirazı nedeniyle uygulama başlayamadı. Sağ siyasetçiler, kitlesel sınır dışı çağrılarını Trump retoriğiyle güçlendiriyor.

SCHENGEN KAĞIT ÜZERİNDE YAŞAYAN HAYALE DÖNÜŞTÜ

Bu yıl 40. senesini kutlayan Schengen Bölgesi, fiilen çöküş sinyalleri veriyor. AB kurallarına göre son çare olarak getirilen geçici kontroller, kalıcı hale geldi. Fransa, Kasım 2023’te altı komşusuyla sınırını kapattı. Gerekçe olarak, İngiltere’ye yönelen düzensiz göç ve radikal sızmalar gösterildi.

İtalya, Ekim 2023’te Slovenya sınırını terör tehdidi ve insan kaçakçılığı gerekçesiyle kapattı. Almanya, Fransa ve İsveç’e gidişte ek pasaport kontrolleri başlattı. Hollanda, Aralık 2023’te Belçika ve Almanya sınırlarında göç sisteminin çöküşü nedeniyle kontrolleri devreye aldı.

Göçmen karşıtı AfD partisinin baskısıyla Ekim 2023’te tüm sınırlarını kapatan Almanya, Mayıs 2024’te daha sert önlemler açıkladı. Sınır muhafızları, gerekli belgesi olmayanları geri çevirme yetkisi kazandı. Bu durum, Polonya ile diplomatik krizi derinleştirdi. Polonya-Almanya sınırında aşırı sağcı sivil devriyeler, sınır dışı edilen göçmenleri engellemeye başladı.

AB’NİN YENİ KALKANLARI

AB, dış sınır güvenliğini artırmak için 12 Ekim 2024’te Giriş-Çıkış Sistemini devreye alacak. AB vatandaşı olmayanlar, parmak izi ve fotoğraf vermek zorunda kalacak. 2025 sonunda ise Avrupa Seyahat Bilgi ve İzne Sistemi (ETIAS) zorunlu hale gelecek. Ancak bu önlemler, Schengen’in geleceğini kurtarmaya yetmeyebilir.

Schengen’in 40. yıldönümü kutlanırken, iç sınır kontrollerindeki artış, serbest dolaşım ideali üzerinde kara bir gölge oluşturuyor. Avrupa’nın birliği değil ama ulusal çıkarlar öncelikli hale gelmiş durumda.

Benzer Yazılar

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Politikası

Gizlilik Politikası