Almanya’da bu yılın ilk altı ayında yapılan ilk sığınma başvurularının sayısı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla neredeyse yarı yarıya düşerek, yerel yönetimler üzerindeki baskının hafiflemesine yol açtı. Ancak uzun süredir aşırı derecede zorlanan belediyeler, özellikle kreş ve konut sıkıntısı olmak üzere temel sorunların çözülmekten uzak olduğu konusunda uyarıyor.
İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, bu keskin düşüşü hükümetin daha sıkı göç ve sınır politikalarının bir başarısı olarak yorumlarken, şehir ve belediye temsilcileri yaşanan rahatlamayı bir nefes molası olarak nitelendiriyor. Almanya’ya gelen sığınmacıların oturum işlemlerinin onaylanmasının ardından, bir kişinin tüm masrafları belediyeler tarafından karşılanıyor.
Almanya Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) tarafından açıklanan resmi verilere göre, Ocak-Haziran 2025 döneminde toplam 61 bin 336 ilk sığınma başvurusu kayda geçti. Bu sayı, 2024’ün aynı döneminde kaydedilen 121 bin 416 başvuruya kıyasla %49.5’lik azaldı.
ÇADIRLAR KALDIRILIYOR
Alman Şehirler Birliği, Augsburger Allgemeine gazetesine yaptığı açıklamada, son aylardaki düşük başvuru sayılarının belediyeleri rahatlattığını doğrulayarak şu açıklamayı yaptı: “Bazı şehirlerde, başka türlü barınacak yer bulunamadığı için çadırlarda kurulu acil durum barınakları vardı. Bu tür acil barınaklar artık kısmen kaldırılabiliyor” ifadelerini kullandı.
Alman Şehir ve Belediyeler Birliği de benzer bir rahatlamaya işaret ederek, “Birkaç aydır kaydedilen sığınma başvuru sayılarındaki düşüş, belediyeler için bir nefes alma molası getiriyor” dendi. Yeni gelen mültecilerin kabulü ve barındırılması konusunda gözle görülür bir rahatlama yaşandığını da eklendi.
Yaşanan bu olumlu gelişme kalıcı altyapı sorunlarının çözülmediği de kaydediliyor. Özellikle büyük şehirlerde uzun süredir devam eden konut krizi ve yetersiz anaokulu ve kreş kapasitesi, hem yerel halk hem de uzun süreli olarak ülkede kalan mülteciler için en büyük zorluklar. Barınma ve entegrasyon için kalıcı çözümlere yatırım yapılmadığı sürece, gelen kişi sayısındaki geçici düşüşün sistem üzerindeki stresi tamamen ortadan kaldıramayacağı görüşü de yaygın.