ABD’de, yasadışı yollarla ülkede bulunan yüzbinlerce göçmen, Trump yönetiminin sert ve tartışmalı göçmen politikaları nedeniyle artan kolluk baskısından kaçmak veya basitçe yasaya olan saygılarını göstermek amacıyla gönüllü olarak ülkelerine dönmeyi tercih ediyor.
Geçtiğimiz hafta Georgia eyaletinde federal ajanlar tarafından bir inşaat sahasında gözaltına alınan yüzlerce Güney Koreli vatandaşın hikayesi, bu fenomenin en çarpıcı örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. ABD’de yaşama ve çalışma izinleri olmadığı gerekçesiyle gözaltına alınan grup, elleri kelepçeli ve zorla sınır dışı edilmek yerine, bu hafta içinde kendi rızalarıyla ülkelerine geri dönmek üzere uçağa binecek. Bu kitlesel hareket, yasadışı statüdeki bireyler arasında Amerikan egemenliğine ve hukuk düzenine olağanüstü bir saygı duruşu olarak yorumlanıyor.
Gönüllü geri dönüşlerdeki bu artış, Trump yönetiminin 9 ay önce başlattığı, yasadışı göçe yönelik sıkı tedbirlerle doğrudan bağlantılı. Göçmenlik Çalışmaları Merkezi (Center for Immigration Studies), Nüfus Sayım Bürosu verilerine dayanarak yaptığı analizde, yalnızca Ocak ve Temmuz 2025 ayları arasında 1.6 milyona yakın yasadışı göçmenin ABD’yi terk etmiş olabileceğini tahmin ediyor. Bu rakam, son on yılın en yüksek seviyesi olarak kayıtlara geçti. Birçok göçmen, artan baskınlar, gözaltılar ve ağır cezalardan kaçınmak için bu yolu seçerken, önemli bir kısmı da hareketlerinin ardında yatan temel motivasyonun “vicdan” olduğunu ifade ediyor.
Yaşanan bu gönüllü kitlesel çıkışlar, ülkenin demokratik hukuk devleti ilkelerine dayanmasının potansiyel faydalarından birine de işaret ediyor. Yabancı uyruklu (hem yasal hem yasadışı) nüfustaki bu benzeri görülmemiş düşüş, eğitim seviyesi düşük ABD doğumlu vatandaşlar ve yasal göçmenler için iş piyasasında yeni fırsatlar yaratıyor.
Diğer yandan ABD Göçmenlik ve Vatandaşlık Hizmetleri (USCIS), göçmenlik başvurularında “anti-Amerikan” görüşlerin değerlendirilmesine yönelik yeni bir düzenleme getirdi. USCIS Direktörü Joseph Edlow, bu uygulamanın siyasi görüşleri hedef almadığını, ancak terörizmi ve antisemitizmi destekleyen ideolojilerin tespiti için önemli bir araç olduğunu belirtti. Yeni politika, başvuruların değerlendirilmesinde, başvuranların anti-Amerikan, terörist veya antisemitik görüşleri destekleyip desteklemediklerinin dikkate alınmasını öngörüyor. Eleştirmenler, bu yaklaşımın subjektif değerlendirmelere yol açabileceğinden endişe ediyor.
