Almanya’da son 20 yılda göçmen nüfusu yüzde 70’ten fazla artarken, suç oranları aynı dönemde yüzde 14 düştü. Ancak “ithal suç” tartışmaları devam ediyor. Kriminologlar, medyanın algıyı nasıl çarpıttığını ve gerçek risk faktörlerini açıklıyor.
Almanya’ya göç son iki on yılda önemli ölçüde artmasına rağmen, suç istatistikleri genel bir düşüş eğilimi gösteriyor. 2005’ten bu yana yabancı nüfus yüzde 70’ten fazla artarken, her 100 bin kişiye düşen suç sayısı yaklaşık %14 azaldı. Aynı dönemde şiddet suçlarında da kayda değer bir artış olmadı. 2005’te 100 bin kişide 258 olan şiddet suçları oranı, 2024’te 256’ya kadar geriledi.
Ancak medyada göçmen kökenli bireylerin suçlarına dair orantısız haberler, toplumda “ithal suç” algısını güçlendiriyor. Kriminologlara göre, “Medya, gerçek suç oranlarından çok daha fazla göçmen kökenli suçlara odaklanıyor.” Polise bildirilen suçların sadece yüzde 90’ının kayıtlara geçtiği ve Alman olarak algılanmayan kişilerin daha sık ihbar edildiği vurgulanıyor.
KİMLER SUÇA KARIŞIYOR
Polis suç istatistikleri ve kriminoloji araştırmaları, özellikle cinsel suçlar ve aile içi şiddet gibi alanlarda gölge alanın çok daha büyük olduğuna işaret ediyor. 2024 verilerine göre, Almanya’da kayıtlı suçlar bir önceki yıla göre %1,7 azalırken, şiddet suçları %1,5 artış gösterdi. Bu artışta, gençler ve yabancı kökenliler öne çıkıyor.
Ancak uzmanlar, bu artışın nedenlerini basit bir köken açıklamasına indirgemenin yanıltıcı olduğunu belirtiyor.
Araştırmalar, suç işleme riskini artıran faktörleri şöyle sıralıyor:
-
Yoksulluk ve eğitimsizlik
-
Aile içi şiddet ve travma deneyimleri
-
Sosyal dışlanma ve aidiyet eksikliği
-
Kalıcı oturum statüsünün belirsizliği
Özellikle genç erkek nüfusu arasında suç oranlarının daha yüksek olması, demografik yapıyla da ilişkili. Örneğin, Almanya’daki Gambiyalı nüfusun yüzde 80’i erkek ve yüzde 40’ı 21-29 yaş aralığında. Buna karşılık, Alman nüfusunun yarısından fazlası kadın ve %30’u 60 yaş üstü. Bu demografik farklılıklar, suç oranlarına doğrudan yansıyor.
Alman ve yabancı kökenli bireyler benzer yaş, cinsiyet ve sosyoekonomik koşullarda karşılaştırıldığında, suç davranışında anlamlı bir fark kalmadığının da altı çiziliyor. Araştırmalar, kalıcı oturum izni ve istihdam olanakları sunulan göçmenlerin suç işleme riskinin önemli ölçüde azaldığını gösteriyor.
Diğer yandan Almanya’da aşırı sağcı AfD partisi milletvekilileri, içişleri bakanlığından elde ettiği verileri kullanarak Afgan göçmenlerin suç oranlarının rekor seviyeye ulaştığını iddia ediyor. Ancak Schmidt’in bu iddiaları, istatistiksel metodoloji ve veri manipülasyonu açısından ciddi eleştiriliyor.