2025’in ilk yarısında Avrupa ülkelerine yapılan iltica başvurularında son 10 yılın en büyük düşüşü yaşandı. Almanya, yıllar sonra ilk kez en fazla başvuru alan Avrupa ülkesi olma unvanını İspanya ve Fransa’ya kaptırdı. Avrupa, 2015’teki mülteci krizinden bu yana geçen on yılda önemli bir dönüşüm geçirdi. Ulusal sınır kontrollerinin artırılması, üçüncü ülkelerle yapılan anlaşmalar ve iltica yasalarının sertleştirilmesi, başvuru sayılarını önemli ölçüde düşürdü.
Avrupa Birliği İltica Ajansı (EUAA) verilerine göre, 2025’in ilk altı ayında AB üyesi ülkeler ile Norveç ve İsviçre’ye toplam 388 bin 299 iltica başvurusu yapıldı. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre %23’lük bir düşüşe işaret ediyor. Almanya’da ise durum çok daha çarpıcı: Ocak-Haziran döneminde toplam 65 bin 495 başvuru alan Almanya, bu sayının %43 azaldığını açıkladı. Haziran 2025’te ise sadece 7 binden az başvuru ile 2013’ten bu yana en düşük aylık rakam kaydedildi.
İLTİCA BAŞVURUSU KABUL EDİLEN ÜLKE SIRALAMASI DEĞİŞTİ
Almanya, yıllardır sürdürdüğü en çok iltica başvurusu alan Avrupa ülkesi unvanını 2025’te kaybetti. İspanya, 76 bin 020 başvuru ile birinci sıraya yükselirken, Fransa 75 bin 428 başvuru ile ikinci oldu. Almanya 65 bin 495 başvuru ile üçüncü sırada kaldı. İtalya (62.534), Yunanistan (27.718) ve Belçika (17.000+) onu takip etti. Macaristan ise son derece katı göç politikaları nedeniyle sadece 47 başvuru kabul etti.
Avrupa genelinde en çok başvuru yapanların listesinde Venezüellalılar (48.413) birinci sırada yer aldı. Onu 41 bin 127 başvuru ile Afganistan ve 23 bin 307 başvuru ile Suriye takip etti. Almanya özelinde ise durum farklı: Afgan vatandaşları (%22) ilk sırada, Suriyeliler (%20) ikinci sırada ve Türk vatandaşları (%11) üçüncü sırada yer aldı. Türkiye’den yapılan başvuruların sayısı bir önceki yıla göre %59 azalarak 6 bin 438’e düştü.
SINIR KONTROLLERİ ETKİLİ OLDU
Avrupa ülkeleri, son dönemde uygulamaya koydukları daha katı göç politikaları ile iltica başvurularını azaltmayı hedefliyor. Almanya’da İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt’in öncülük ettiği politikalara göre ilk olarak tüm Alman sınırlarında artırılan kontroller ve güvenli menşe ülke statüsünden gelenlerin geri çevrilmesi yer alıyor.
İkincil koruma statüsüne sahip kişiler için aile birleşimi iki yıl süreyle durdurulması da büyük etki yarattı. Ayrıca Kuzey Afrika ülkeleri ile yapılan ortaklık anlaşmaları ve Frontex iş birliğinin artırılması da rakamların düşmesine neden oluyor.