Avrupa ülkelerinin gündeminde şimdilerde göç politikalarını yola sokabilmek için olağanüstü hal argümanını kullanması eleştirilere neden oluyor. Der Standard’da yayınlanan bir analiz, bu iddianın siyasi amaçlarla mı yoksa somut verilere dayanarak mı ortaya atıldığı sorusunu ortaya koyuyor.
Son dönemde, özellikle Suriye, Afganistan ve Afrika ülkelerinden gelen düzensiz göçmen sayısındaki artış, bazı siyasi çevrelerce kriz olarak nitelendiriliyor. Ancak araştırmalar, bu durumun 2015-2016 yıllarındaki kitlesel göç dalgasıyla kıyaslandığında daha kontrollü olduğunu ortaya koyuyor.
Avusturya’da 6 Temmuz’da yürürlüğe giren ‘Acil Durum Yönetmeliği’ ile mülteciler için en az altı ay boyunca aile birleşimini durdurdu. İçişleri Bakanı Gerhard Karner, artan nüfus baskısının eğitim ve sağlık sistemini kilitlenme noktasına sürüklediğini savunurken, muhalefet ve sivil toplum bunun kanıtlanmamış bir kriz söylemi olduğunu vurguluyor. Başkent Viyana’daki ilk iki günde başvuru sayısı %90 düştü; uzmanlar kararın AB Aile Birleşimi Yönergesi’yle çeliştiğini hatırlatıyor.
Berlin İdare Mahkemesi, Mayıs ayında Almanya’nın Polonya sınırındaki sınırsız geri çevirme uygulamasını hukuka aykırı buldu. Ancak İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, istisnai hal gerekçesiyle aynı pratiği sürdürmekte kararlı. Hükümet daha kapsamlı bir savunmayla temyize gidiyor. Hukukçular, olağanüstü hâl ilanlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni sistematik olarak test ettiğine dikkat çekiyor.
Atlantik’in öte yanında ABD Başkanı Donald Trump, Mart 2025’te 260 Salvadorluyu 1798 tarihli Alien Enemies Act’e dayanarak sınır dışı etti. Yüksek Mahkeme, yeterli bildirim ve mahkemeye erişim olmaksızın bu işlemlerin tekrarlanamayacağına hükmetti.
Göç araştırmacıları, acil durum retoriğinin siyasi fayda sağlarken hukuki risk yarattığını söylüyor. Avrupa’da benzer kısıtlamalar Hollanda ve Danimarka’da zaten gündemin ilk sırasında yer alıyor. Avusturya’daki düzenleme, 2025’in son ayında yeniden gözden geçirilecek. Konunun önesinde Anayasa Mahkemesi’ne taşınması bekleniyor. Almanya’da nihai karar Avrupa Adalet Divanı’na taşınması halinde Schengen iç sınırlarında yeni bir emsal oluşabilir.