Dublin Uygulamalarına Karşı İtiraz Dilekçesi Nasıl Hazırlanır?
Dublin uygulamalarına karşı yapılacak itirazlar için hazırlanan bu rehber, dilekçe örneği ve dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgi vermektedir.
Yazımıza geçmeden önce ilginizi çekeceğini düşündüğümüz önemli bir gelişmeyi buraya bırakıyorum:
“İsviçre Yunanistan’a Dublin Uygulamaya Başladı.” başlıklı videomuz için buraya tıklayınız.
Giriş:
Dublin Uygulamalarına karşı nasıl itiraz dilekçesi hazırlayabileceğinizi merak ediyorsanız, doğru yerdesiniz. Bu blog yazısında, Dublin Regülasyonu çerçevesinde alınan kararlara itiraz etmek için hazırlanması gereken dilekçenin detaylarını inceleyeceğiz. Ayrıca, bu süreci daha iyi anlamanızı sağlayacak ipuçları ve dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında da bilgi vereceğiz.
İtiraz Dilekçesi Örneği:
Sayın Yetkili,
Ben, … doğum tarihli TC vatandaşı … olarak, bir iltica başvurusunda bulunan bir kişiyim. … tarihinde ülkenize, ülkeme dönmem halinde uğrayacağım siyasi kovuşturmalar nedeniyle iltica başvurusunda bulundum. Ancak bana, X ülkesinde … tarihinde parmak izi verdiğim gerekçesiyle Dublin Regülasyonu çerçevesinde X ülkesine geri gönderilmem yönünde bir karar verildiğini üzüntüyle öğrendim.
Bu karara itiraz ediyorum. İtiraz gerekçelerim aşağıdaki gibidir:
Türkiye’de … kurumunda … görev ve pozisyonunda çalışırken, TC Anayasası ve Türk Ceza Kanunları’nda suç olarak sayılmayan faaliyetlerden dolayı hakkımda terör örgütü üyeliği iddiasıyla adil yargılama yapılmadan kanunsuz ve orantısız bir şekilde ayrımcılığa uğrayarak … gerekçelerle hakkımda siyasi soruşturma ve kovuşturma başlatıldı. İlgili belgeler ekte sunulmuştur.
28 Temmuz 1951 tarihli anlaşmanın (Federal Resmi Gazete 1953 II Sayfa 559) uygulaması çerçevesinde bir yabancı; ırkı, dini, tabiiyeti, belirli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi görüşleri nedeniyle hayatının veya özgürlüğünün tehdit altında bulunduğu bir devlete gönderilemez (Bkz. 28.07.1951 tarihli BM Mülteci Hakları Sözleşmesi).
İsviçre’nin Cenevre’de 28.07.1951 tarihinde imzalanan BM Mülteci Hakları Sözleşmesi’nin referans verdiği maddelere dayanarak, insan haklarının merkezinde olan İsviçre’ye iltica etmek zorunda kaldım. İsviçre’nin beni Dublin Regülasyonu çerçevesinde X ülkesine geri göndermek istemesini büyük bir hayal kırıklığı ile karşılıyorum. BM’ye göre ve genel olarak herkes için X ülkesi güvenli bir ülke olabilir; ancak ülkemde ben ve benim gibi siyasi zulme maruz kalmış insanlar için maalesef güvenli değildir. X ülkesine geçtikten hemen sonra ülkemdeki dava dosyama, X ülkesinde olduğuma dair bilgi eklenmiştir. (X ülkesine geçtikten sonra arkadaşımın dosyasında da görüldüğü gibi, X ülkesine geçtiği bilgisi mahkeme dosyalarına eklenmiş bulunmakta ve aynı durumun benim de başıma geleceğinden korkuyorum.)
Yine X ülkesinin geri kabulü ile ilgili benimle paylaştığınız belgede (bkz. Ek belge) X ülkesinin Türkiye’ye iade edebileceği yazmaktadır. Bu ihtimali düşünmek bile korkutucu, çünkü X ülkesinden Türkiye’ye “pushback” adı altında, sanki karakoldan iltica başvurusu yapılmamış gibi, uygulamalarla Türkiye’ye geri deportlar yapılmaktadır. (Bkz. Gazete ve medya haberleri). Lütfen bana izah edebilir misiniz, X ülkesine sığınmış bir insanın bilgi gizliliği ve güvenliği çerçevesinde bilgilerinin Türkiye ile paylaşılmaması gerektiği halde, bu bilgilerin nasıl paylaşıldığını? Bana, X ülkesinin beni Türkiye’ye deport etmeyeceğinin garantisini verebilir misiniz?
Hem benim hem de arkadaşlarımın emsal mahkeme kararlarında görüleceği üzere, X ülkesinde olduğumuz bir şekilde Türkiye’ye bildirilmektedir. Türk istihbaratının X ülkesinde benim ve benim gibi kişileri takip ettiği, fişlediği ve Türkiye’ye bilgi sızdırdığı, Türk medyası tarafından sürekli gündeme getirilmektedir (bkz. Türk medya haberleri). Ayrıca, Le Monde gazetesinde X ülkesinin Türkler için güvenli bir ülke olmadığına dair bir haber de yer almaktadır.
X ülkesinde bulunan Türklerin adreslerine ulaşıldığına dair haberler de mevcuttur. (X ülkesinde bulunan ve adresleri tespit edilen kişilerin bilgilerini ekleyiniz.) X ülkesinde benim özgürlüğüm ve hayatım Türkiye’ye gönderilme tehlikesi ile tehdit altındadır. Özgürlüğüm tehdit altındadır çünkü Türkiye’de hakkımda siyasi soruşturma ve tutuklama bulunmaktadır. X ülkesine geri gönderildiğimde, X ülkesi beni Türkiye’ye deport edecektir. Deport edildiğim takdirde, hakkımdaki siyasi soruşturma ve kovuşturma nedeniyle hapse gireceğim ve uzun süre tutuklu kalacağım.
Bana özgürlüğümden mahrum kalmayacağımın taahhüdünü verebiliyor musunuz? Türkler için X ülkesi güvenli midir?
Genel anlamda X ülkesi, Türk vatandaşları için güvenli bir ülke olarak değerlendirilebilir. X ülkesi, Türkiye’den gelen turistler ve iş insanları için güvenli bir ortam sunmakta olup tatil yapmak ve günlük yaşamlarını sürdürmek isteyen kişiler açısından herhangi bir güvenlik riski teşkil etmemektedir. Ancak mevcut hükümete muhalif olan siyasi davalar sonucunda hapse atılan kişiler için X ülkesi güvenli değildir.
X ülkesine geçen Türk vatandaşlarının bilgileri, Türk istihbaratı tarafından takip edilmektedir. X ülkesi iltica dairesinde çekilen fotoğrafların Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından ele geçirildiği ve bu bilgilerin Türkiye’deki ailelerine karşı tehdit unsuru olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bu durum, Türkiye’den kaçan kişilerin ve ailelerinin X ülkesinde dahi güvende olmadıklarını göstermektedir.
Ayrıca, Türkiye’den kaçan kişilerin X ülkesine geldiklerinin tespit edilmesi halinde, ilgili makamlar bu kişilerin Interpol üzerinden yakalanarak Türkiye’ye geri gönderilmesi için girişimlerde bulunmaktadır. Bu süreç, X ülkesindeki Türk sığınmacılar için ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturmaktadır.
23 Mart tarihinde, X ülkesi Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılışını kutlamaktadır. Bu tarihte, bazı okul müdürlerinin Türk kökenli çocuklara okula gelmemeleri yönünde baskı yaptığı ve ayrımcılığa maruz bıraktığı bilgisi mevcuttur. Bu durum, Türk sığınmacı çocukların eğitim haklarına erişimlerinde ciddi bir engel teşkil etmektedir.
X ülkesinde yaşam hakkı açısından temel ihtiyaçlar olan ekmek, sabun ve yatak gibi imkanlar yeterli düzeyde sağlanmamaktadır. Birleşmiş Milletler veya Avrupa Birliği tarafından sağlanan fonlar yalnızca 6 ay gibi kısa bir süre boyunca geçerli olup, bu süre sona erdiğinde fonlar tükendiğinde mülteciler tekrar uygunsuz koşullarda toplu kamplarda ya da sokakta yaşamaya zorlanmaktadır. Bu sebeple ben de bu duruma düşmekten endişe duymaktayım.
Ekmek (Gıda Güvencesi): X ülkesinde Dublin uygulaması kapsamında sığınmacıların temel gıda ihtiyaçlarının yeterince karşılanmadığına dair ciddi yetersizlikler mevcuttur. Bu durum, ilgili mahkeme kararlarında da açıkça belirtilmiştir. Gıda güvencesi, sığınmacıların insanlık onuruna yakışır bir yaşam sürdürebilmeleri için vazgeçilmez bir koşuldur. X ülkesindeki kamplarda ve diğer sığınma alanlarında gıda temininde ciddi eksiklikler olduğu, X ülkesi yetkilileri tarafından da kabul edilmektedir.
X ülkesinin resmi yazışmalarında, geri kabul şartları altında ekmek, barınma ve temizlik ihtiyaçlarının karşılanamayacağı, buna rağmen geri kabulün yapılabileceği açık ve net bir şekilde ifade edilmektedir. Bu durum, Dublin uygulamasının bu koşullar altında gerçekleştirilmesini insani açıdan son derece problemli hale getirmektedir.
Ayrıca, sığınmacıların gıdaya erişimlerini sağlayacak iş olanakları da sunulmamaktadır. Zaten ekonomik olarak zayıf olan X ülkesinde mültecilere iş imkanlarının sağlanmaması, onların geçimlerini sürdürebilmelerini daha da zorlaştırmakta ve insanlık onuruna uygun olmayan bir yaşam sürmeye mecbur bırakmaktadır.
Sabun (Hijyen Koşulları): Hijyen, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmenin temel taşlarından biri olup, özellikle sığınmacılar için kalabalık kamplarda yaşadıkları düşünüldüğünde hayati bir öneme sahiptir. Sabun ve diğer temel hijyen ürünlerine düzenli erişim, bu tür ortamlarda bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek ve genel sağlık koşullarını korumak için vazgeçilmezdir. Ancak X ülkesindeki sığınmacı kamplarında, bu temel hijyen ürünlerine erişimde ciddi eksiklikler olduğu rapor edilmiştir.
X ülkesindeki mevcut koşullar, kalabalık ve yetersiz donanımlı kamplarda yaşayan sığınmacıların düzenli olarak temizlik yapmalarını ve hijyenlerini korumalarını neredeyse imkansız hale getirmektedir. Bu durum, sadece bireysel sağlık sorunlarına yol açmakla kalmaz, aynı zamanda salgın hastalıkların yayılması riskini de ciddi şekilde artırır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve diğer uluslararası gözlemciler, bu tür hijyen eksikliklerinin sığınmacıların insanlık onuruna uygun yaşam koşullarından mahrum kalmalarına neden olduğunu ve bu koşulların insan hakları ihlalleriyle sonuçlanabileceğini vurgulamıştır.
X ülkesindeki yetkililer de bu hijyen eksikliklerini kabul etmiş ve bu tür şartlar altında geri kabul işlemlerinin sürdürülebileceğini açıkça beyan etmiştir. Ancak bu kabul, sığınmacıların temel insani ihtiyaçlarının karşılanamayacağı gerçeğini değiştirmemekte ve onları ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya bırakmaktadır. Dolayısıyla, hijyen koşullarının bu denli yetersiz olduğu bir yere sığınmacıların gönderilmesi, hem uluslararası hukuk hem de insan hakları standartları açısından büyük bir sorun teşkil etmektedir.
Yatak Başlığı (Barınma Koşulları): Barınma koşulları, sığınmacıların sahip olması gereken en temel insan haklarından biridir. “Yatak başlığı” ifadesi burada sembolik olarak barınma hakkını temsil etmektedir. Düsseldorf Yüksek İdare Mahkemesi, X ülkesindeki mevcut barınma koşullarının Dublin uygulaması kapsamında sığınmacılar için yeterli olmadığını açıkça belirtmiştir. Mahkeme, X ülkesinde sığınmacıların insan onuruna yakışır bir şekilde barındırılmasının garanti altına alınamadığını vurgulamaktadır.
X ülkesindeki kamplar, kapasitesinin çok üzerinde bir doluluk oranına sahiptir ve bu da kamplardaki yaşam koşullarını son derece olumsuz etkilemektedir. Bu kamplarda, sığınmacılar genellikle kötü fiziksel koşullar altında yaşamak zorunda kalmakta; yeterli yatak, kişisel alan, ısınma ve güvenlik gibi temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılmaktadır. Ayrıca, bu barınma alanlarının fiziki durumu ve aşırı kalabalıklığı, hastalıkların yayılma riskini artırmakta ve genel sağlık koşullarını daha da kötüleştirmektedir.
Bu nedenlerle, X ülkesindeki mevcut barınma koşulları, sığınmacıların Dublin uygulamasıyla bu ülkeye geri gönderilmesini hem insani hem de hukuki açıdan sorgulanır hale getirmektedir. Sığınmacıların insan onuruna yakışır şekilde barındırılmasının garanti edilemediği bir ülkeye geri gönderilmeleri, uluslararası hukuk ve insan hakları standartları çerçevesinde büyük bir ihlal teşkil etmektedir.
Yukarıda bahsettiğim gerekçeler çerçevesinde, iltica işlemlerimin İsviçre’de yürütülmesini talep ediyorum. Gereğinin yapılmasını arz ederim.
Saygılarımla,
İlgili Videolar ve Kaynaklar
İkinci iltica ile ilgili emsal mahkeme kararını nasıl anlamalıyız?
İkincil iltica hangi koşullarda geçerli olur?
İkinci iltica ile ilgili püf noktalar nelerdir?
Güvenli ülkelerden iltica edenlerin kabul ya da ret durumuna etkisi ne şekildedir?
İlticada çok önemli güvenli ülke meselesi
Dublin ile güvenli ülke uygulamaları arasındaki farklar nelerdir?
Menşe ülke ve vatandaşı olduğunuz ülke kavramları ne anlama gelmektedir?
Dublin’e takılanlar neler yapabilirler?
BM’nin Yunanistan raporu Dublin’i düşürür mü?
Dublin’e takılanlar neler yapabilirler?
MİT’in Yunanistan raporlarının Dublin’e etkisi ne yönde olur?
Kilise Sığınması nedir ve ilticadaki önemini nasıl anlamalıyız?
Dublin’de kırmızı listeye düşmeden önce mutlaka izleyiniz!!!
Dublin kimlere uygulanmaz?
Sağlık raporları deportu ya da Dublin’i durdurur mu?
Altı ay kuralının püf noktaları; iltica öncesi, sonrası ve mahkeme aşamasında durum nedir?
11 ay kuralına takıldıysanız Dublin düştü demektir!
18 ay ve 22 ay kuralının Dublin uygulaması nasıl olmaktadır?
24 ay kuralının Dublin’e bakan yönü nedir?
Dublin’e takılanlar neler yapabilirler?
Almanya’da Dublin’e takılanlar meslek eğitimi yaparak Dublin’den kurtulabilirler mi?
Almanya’da ret alanların kalmak için başvurduğu alternatif çözüm yolları nelerdir?
Yunanistan’a Dublin neden uygulanamaz?
İkinci iltica ile ilgili emsal mahkeme kararını nasıl anlamalıyız?
Yunanistan’a neden Dublin uygulanamaz?-2
Almanya’dan Yunanistan’a Dublin uygulamaları
Almanya ile Yunanistan arası Dublin’de son durum nedir?
MİT’in Yunanistan raporlarının Dublin’e etkisi olumlu yönde olur mu?
BM’nin Yunanistan raporu Dublin’i düşürür mü?
Bir Schengen ülkesinden ret alan başvurucu başka bir Schengen’e iltica ederse başına neler gelir?
İlgili Makaleler
1951-Cenevre Sözleşmesi Tam Metin
Dublin Sözleşmesi İngilizce Metin
Dublin III Sözleşmesi Türkçe Tam Metin
Dublin Regilasyonu
EURODAC Yönetmeliği 1. Kısım
Not:
Bu dilekçede verilen bilgiler, Dublin uygulamalarına karşı yapılacak itirazlarda rehber ve örnek niteliği taşımaktadır. Kendi durumunuzu detaylı bir şekilde ifade ederek, özelinizde hastalık, aile durumu, sosyal grubunuza ayrımcılık gibi gerekçelerle neden geri gönderilmenizin riskli olduğunu somut örneklerle açıklamanız önemlidir. Hikayenizi doğru örmeniz, çelişkili davranmamanız, olmayan şartları öne sürmemeniz daha sağlıklı sonuçlar almanıza yardımcı olacaktır.
Uyarı:
Bu blog yazısında yer alan bilgiler, sadece bilgilendirme amaçlıdır ve hukuki tavsiye niteliği taşımamaktadır. Hukuki süreçlerinizde mutlaka bir avukattan destek almanız önerilir.
Bu blog yazısında yer alan içerikler, yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır ve Oktay Özdemir‘e aittir. İzinsiz kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya kaynak gösterilmeden başka bir yerde yayımlanamaz. İçeriklerin hukuki bağlayıcılığı bulunmamaktadır ve bu içeriklere dayanarak yapılacak herhangi bir işlemden doğacak sonuçlardan yazar sorumluluk kabul etmemektedir. Hukuki süreçlerinizde mutlaka bir uzmana danışmanız önerilir.