Hollanda’nın Lahey kentinde, göçmen ve mülteci politikalarını protesto etmek için toplanan sağ görüşlü grupların eylemi, hafta sonu şiddet olaylarına sahne oldu. Olaylar sırasında bir polis aracı kundaklandı, kamu binalarına ve bir siyasi partinin ofisine hasar verildi. Polisin, kalabalığı dağıtmak için biber gazı ve tazyikli su kullandığı olaylarda en az 11 kişinin yaralandığı ve çoğunluğu şiddet eylemlerine karıştığı gerekçesiyle 30’dan fazla kişinin gözaltına alındığı açıklandı.
Ülkeyi kasım ayı sonunda yapılacak genel seçimlere hazırlayan gergin siyasi iklimde gerçekleşen protesto, “Els Rechts” adıyla tanınan bir aktivist tarafından organize edilmişti. Protestocular, hükümetten daha sıkı göçmen politikaları ve özellikle Hollandalı vatandaşlar için daha fazla uygun fiyatlı konut talebinde bulundu. Göstericilerin bir kısmı A12 otoyolunu kısa süreliğine bloke ederken, bir diğer grup şehir merkezine doğru yürüyüşe geçerek parlamenter binalara yöneldi.
Gösterinin ilerleyen saatlerinde bir grup protestocu, taş, şişe ve havai fişek atarak güvenlik güçlerine saldırdı. Yaşanan arbede sonucu bir polis aracı ateşe verildi. Sol görüşlü D66 partisinin ofislerinin camları kırıldı. Olaylar sırasında en az dört polis memuru ve yedi gazeteci yaralandı.
Protestoyu organize eden “Els Rechts”, X (eski Twitter) hesabından yaptığı açıklamada, olayların bu şekilde tırmanacağını bilseydi gösteriyi başlatmayacağını ifade etti. Ancak şiddet olayları, siyasilerden hızlı ve sert tepkileri beraberinde getirdi. D66 Lideri Rob Jetten, ofislerine verilen hasarın “ciddi” olduğunu belirterek, “Bizi korkutabileceğinizi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Aşırılıkçı isyancıların güzel ülkemizi ele geçirmesine asla izin vermeyeceğiz” dedi.
İktidar ortaklarından VVD’li Adalet Bakanı Foort van Oosten, gösteri hakkının önemli olduğunu vurgulayarak ancak politikacılara yönelik saldırıların kabul edilemez olduğunu söyledi. Muhalefetteki aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) Lideri Geert Wilders ise şiddeti kınayarak protestocuları “aptallar” olarak nitelendirdi ve polise yönelik şiddetin “tamamen kabul edilemez” olduğunu vurguladı.
İKİ TEMEL SORUN
Protestocuların taleplerinin arkasında, Hollanda’nın uzun süredir devam eden iki temel sorunu yatıyor: göçmenlik süreçlerindeki tıkanıklık ve derinleşen konut krizi. Hollanda Göçmenlik ve Vatandaşlık Dairesi (IND) verilerine göre, aile birleşimi başvurularının işleme alınması için beklenen süre 2026 ve 2028 yıllarına kadar uzanıyor. Genel mülteci prosedürlerinde de ilk mülakat için 11 hafta, ikinci mülakat için ise 79 haftaya varan bekleyiş söz konusu. Bu uzun bekleme süreleri, insanların geçici kabul merkezlerinde daha uzun süre kalması anlamına geliyor. Ülkede Mülteci Merkezleri İçin Merkezi Organ (COA) tarafından işletilen yaklaşık 300 kabul merkezi bulunuyor.
Öte yandan, hem Hollandalılar hem de iltica başvurusu yapanlar için uygun fiyatlı konut sıkıntısı had safhada. Protestocular, yeni kabul merkezlerinin inşasının durdurulmasını ve kaynakların öncelikle “kendi vatandaşlarına” ayrılmasını talep ediyor. Cumartesi günkü gösteride, bu iki temel sorunun yarattığı öfkenin sokaklara nasıl yansıdığı net bir şekilde görüldü. Hollanda, göçmenlik ve konut politikalarına dair net ve sürdürülebilir çözümler üretemediği takdirde, benzer gerilimlerin seçim sürecinde ve sonrasında da devam etmesi bekleniyor.