Anasayfa » Almanya, Avrupa Sığınma Sistemi’ni (GEAS) yeniden düzenliyor

Almanya, Avrupa Sığınma Sistemi’ni (GEAS) yeniden düzenliyor

Yazar Habereditor
20 Görüntüleme
A+A-
Sıfırla
almanyanin-sert-goc-yasalari

Almanya, Avrupa Birliği’nin (AB) Ortak Avrupa Sığınma Sistemi’ni (GEAS) yeniden düzenleyen yeni göç paketini ulusal hukukuna aktarırken, insan hakları örgütleri tarafından aşırı sertleşme olarak nitelendirilen düzenlemeleri hayata geçiriyor. Eylül 2025’te kabineden geçen yasa tasarısı, özellikle kapalı merkezlerde zorunlu ikamet, çocukların da dahil olduğu gözaltı uygulamaları ve sosyal yardımlarda kesinti gibi düzenlemeleri içeriyor.

AB’nin Haziran 2024’te kabul ettiği ve 2026 yazından itibaren uygulanacak olan göç reformu, üye ülkelerin sığınma politikalarını önemli ölçüde sıkılaştırıyor. Almanya ise bu reformu ulusal hukukuna aktarırken, AB’nin asgari gerekliliklerinin de ötesine geçen önlemler alıyor. PRO ASYL, bu tasarıyı enine boyuna irdeleyerek, yasa tasarısının temel hakları ihlal ettiğini ve özellikle kırılgan gruplar için ciddi riskler oluşturduğunu vurguluyor.

İKİNCİL KORUMA MERKEZLERİ: İZOLASYON

Yasa tasarısının en dikkat çekici düzenlemelerinden biri, ikincil koruma prosedürlerinin yürütülmesi için kabul merkezleri olarak adlandırılan özel tesislerin kurulması. Bu merkezler, öncelikle başka bir AB ülkesinden iltica talebi bulunan veya başka bir ülkede oturum izni olan kişilere ayrılıyor. Yetişkinler için 24 ay, aileler için ise 12 ay olarak planlanan zorunlu ikamet süreleri, normal kabul merkezlerinden altışar ay daha uzun. Baden-Württemberg ve Aşağı Saksonya gibi eyaletler, bu tür merkezleri açmayı planladıklarını duyurdu .

Brandenburg’daki Eisenhüttenstadt’da halihazırda faaliyet gösteren Dublin merkezindeki koşullar, bu tesislerin nasıl işleyeceğine dair bir fikir veriyor. Bu tür büyük ve izole merkezlerin, insanları toplumdan tecrit ettiği, damgaladığı ve entegrasyon çabalarını baltaladığı vurgulanıyor.

KAPALI MERKEZLER VE HAREKET KISITLAMALARI

Yeni düzenlemeler, sığınmacıların kabul merkezlerini terk etmesini yasaklama yetkisini genişletiyor. “Kaçma riski” olduğu gerekçesiyle, yetkililer hem düzenli kabul merkezlerinde hem de yeni sekonder göç merkezlerinde kalma zorunluluğu getirebilecek. Yasa, sığınmacılar için genel olarak bir kaçma riski olduğunu varsayıyor ve bu karara itiraz etmek isteyen kişilerin, Almanya’da sosyal bağları olduğunu ikna edici bir şekilde kanıtlaması gerekiyor .

PRO ASYL, kapılar kilitli olmasa dahi, hareket özgürlüğünün bu şekilde kısıtlanmasının hukuken bir “özgürlükten yoksun bırakma” anlamına geldiğini savunuyor. Alman Anayasa Mahkemesi de daha önce benzeri psikolojik baskıların, fiziksel kısıtlamalarla eşdeğer olabileceğine hükmetmişti.

TARTIŞMALI DÜZENLEME: ÇOCUKLARIN GÖZALTINA ALINMASI

Yasa tasarısının en tartışmalı maddelerinden biri ise, Alman hukukunda şimdiye kadar benzeri görülmemiş olan sığınma prosedürü gözaltı uygulaması. Klasik anlamda bir gözaltı olan bu uygulama, merkez terk yasağına uymama veya sınır prosedürlerini ihlal etme gibi gerekçelerle başlatılabilecek.

İnsan hakları örgütlerini en çok endişelendiren husus ise, belirli koşullar altında çocukların da gözaltına alınabilmesi. Yasanın 70a maddesine göre, ebeveyni gözaltında olan çocuklar veya gözaltının çocuğun yararına olduğuna karar verilen istisnai durumlarda bu uygulama yapılabilecek.

Ancak BM Çocuk Hakları Komitesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni, çocukların göçmen gözaltına alınmasını hiçbir istisna olmaksızın yasaklayacak şekilde yorumluyor. Uzmanlar, gözaltı uygulamasının çocukların psikolojisi ve gelişimi üzerinde yıkıcı etkileri olduğunun altını çiziyor.

SINIRDA GERİ İTMELER

Almanya, AB’nin sınır prosedürlerini 2026’dan önce genişletmeyi planlıyor. Mevcut havaalanı prosedürleri, daha fazla kişiyi kapsayacak şekilde büyütülecek. Özellikle, diğer AB ülkelerinde tanınan mülteciler veya %20’nin altında koruma oranına sahip ülkelerden gelen ve çelişkili ifadeler verdiği değerlendirilen kişiler için havaalanı usulü uygulanacak.

Eleştirmenler, bu prosedürler sırasında kişilerin fiilen gözaltında tutulduğunu, dış dünyadan izole edildiğini ve özellikle hassas gruplar için yeterli garantilerin sağlanmadığını belirtiyor. Örneğin, Berlin-Brandenburg Havaalanı’nda halen yerinde danışmanlık hizmeti bulunmuyor.

SOSYAL YARDIM KESİNTİLERİ

Yasa tasarısı, sosyal yardımlarda önemli kesintileri de beraberinde getiriyor. Örneğin, koruma merkezlerini terk eden veya bildirim yükümlülüklerine uymayan sığınmacıların yardımları kesilebilecek. Dublin vakaları olarak adlandırılan ve başvuruları başka bir AB ülkesi tarafından değerlendirilecek kişiler için ise sosyal yardımlar tamamen durdurulabilecek.

PRO ASYL, özellikle sağlık hizmetlerinden tamamen mahrum bırakılmanın, yeni AB hukuku ile dahi bağdaşmadığını savunuyor.

SIĞINMA POLİTİKALARI

Almanya’nın sığınma politikalarındaki sertleşme, özellikle Afganistan gibi yüksek riskli ülkelerden gelenler için ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Pakistan’dan Afganistan’a yapılan zorunlu geri göndermeler, bir hukuk görüşüsüne göre, Alman yetkilileri cezai sorumlulukla dahi karşı karşıya bırakabiliyor. Almanya’nın halihazırda kabul sözü vermiş olduğu kişileri Pakistan’da terk etmesi, yardım etmeme suçu kapsamında değerlendirilebiliyor.

Almanya’nın GEAS uyum yasası, Avrupa’nın göç yönetimi konusundaki içinde bulunduğu ikilemi yansıtıyor: Bir yandan düzensiz göçü yönetme ve kamuoyu endişelerine yanıt verme ihtiyacı, diğer yandan uluslararası insan hakları hukukuna ve mülteci koruma standartlarına bağlı kalma yükümlülüğü. Yasa tasarısı şu anda parlamentoda görüşülüyor ve üzerinde önemli değişiklikler yapılması bekleniyor.

Benzer Yazılar

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Politikası

Gizlilik Politikası